Bir tur evvel Mirjana Lucic-Baroni’ye karşı sadece üç basit hata yapıp müthiş bir maç çıkaran Çağla sabah antremanında da kendisini iyi hissettiğinde, ikinci turda Shelby Rogers’a karşı güzel maç çıkaracağının sinyallerini vermişti. Nitekim öyle oldu. Hatta yenilmesine rağmen, o sabahki beklentilerimizi de aşarak, Çağla’nın bu senenin en kaliteli tenis maçlarından birini ortaya koydu. 

Bu sene sık sık maçlara yavaş başlayıp erkenden geriye düşmüş olan Çağla bu sefer aksine, aynı ilk turda olduğu gibi, harika bir başlangıç yaptı. İlk üç oyunda sadece bir hata yapan Çağla 3-0 öne geçti. Shelby Rogers ise ilk oyunda iki basit hata yapıp Çağla’ya yardım etmesine rağmen, ikinci oyundan itibaren yüksek seviyesini yakalamasını bildi. Ama Çağla kendi servis oyunlarında çok sağlam durmaya devam etti. Çağla taktik olarak, geriden korkmadan vurarak rakibini geride tutmak, onun sevdiği oyun tarzını kurmasına bol bol backhand’lerini işleyerek izin vermemek, özellikle forehand tarafından arka arkaya vuruş yapmasına izin vermemeye çalışıyordu. Bunu da yüksek hızda geri vuruşları ile başarıyordu. Nitekim uzayan birçok puan Rogers’ın backhand hatası ile sona eriyor ya da yüksek riskli vuruşlarla Amerikalı'nın direkt aldığı puanlarla bitiyordu. 

ROGERS MOTİVASYONUNU KAYBETMEDİ
Başta geri düşmesine rağmen hiç istifini bozmadan, vücut dilinde tek negatif sinyal vermeyen Rogers set ilerledikçe Çağla’nın servisini kırmaya daha çok yaklaşıyordu. İlk fırsatı 3-1’de 30-30’da yakalayan Rogers’ın her önemli vuruşuna cevap bulan Çağla Amerikalıyı hataya iterek servisini kazandı. Arkadan 4-2’de Çağla 0-15 iken bir çift hata ile 0-30 geriye düşünce Rogers’a daha iyi bir fırsat gelmişti.  Sonraki dört puan belki de Çağla’nın kendini ne kadar iyi hissettiğinin göstergesi oldu. Dört puanı da arka arkaya agresif oynayıp rakibini sahanın dışına taşırarak kazanan Çağla, yüksek seviyede bir oyuncuya karşı aslında A planı olmayan bir oyun türüne de gerekirse başvurup zor durumdan kendisini kurtarabileceğini gösterdi.

5-2’de Rogers nihayet aradığı servis kırmayı buldu. İlk puanı basit hata ile kaybeden Çağla, ikinci puanda çok iyi oynamasına rağmen, rallinin önemli bir anında Rogers topu defansif pozisyondan yükselttiğinde, havada “swing-volley” vurmak yerine geride kalıp topun düşmesini tercih etti. Rallinin devamında Rogers üstünlüğü yakaladı ve puanı kazandı. Nihayet servis kırmayı başaran Rogers, kendi servisini kazanıp 5-5’lik eşitlik sağladı. Sonrasında ise Rogers mükemmel bir oyun oynayıp Çağla’nın servisini kırdığında büyük avantaj yakaladı.  Burada bir parantez açıp ne kadar yüksek kalite tenis oynandığının altını çizelim. 5-2 geriden 6-5 öne geçene kadar, Rogers tonla risk almasına rağmen tek basit hata yapmadı. Fakat Çağla da dört oyun arka arkaya kaybetmesine rağmen seviye düşürmemişti. Nitekim şahane bir oyun ile rakibinin servisini tekrar kırarak, maçı tie-break’e taşıdı.  

TIE-BREAK'TE ÜST DÜZEY TENİS
Tie-break’te o kadar mükemmel bir tenise sahne oldu ki, tek basit sayılabilecek hata tie-break’ın 14. ve son puanında geldi. Özellikle Çağla 5-2 önde iken Rogers’ın başardıklarını hatırlatmakta fayda var. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Çağla zor da olsa aldığı puanların çoğunu ya kazanma vuruşları ile alıyordu, ya da Rogers’i vücuda yakın backhand return yapmaya zorlayıp hata yaptırıyordu, ya da uzayan backhand’den backhand’e çapraz rallilerde Rogers’i sevmediği paralel vuruşa mecbur bırakıp tek tük hata sayıları topluyordu. İşte tiebreak 5-2 puanında Rogers maç boyunca zorlandığı return tipinde bu sefer harika bir keskin çapraz backhand return ile Çağla’yı (topa yetişmesine rağmen) çaresiz bıraktı. Akabinde 5-3 puanında ise yine zorlandığı çapraz backhand ralisinde yön değiştirip paralele backhand ile kazanma vuruşu yaptı. Kısacası Rogers o ana kadar Çağla’nın tek üstünlük kurabildiği taktiklerin üzerine gitti ve başarılı oldu. Bunu tiebreak’te 5-2 ve 5-3 geride puanlarında yapması ise onun ne kadar cesaretli ve güvenli olduğunu gösteriyordu.

Kendisi maçtan sonra söyledikleri ile bunu doğruladı: “Evet Çağla beni çok zorlamıştı belirli tip rallilerde, ancak o ana kadar o vuruşlarda zorlanmış olmam, aynı fırsat tekrar geldiğinde yapmam gerekeni yapmayıp bambaşka bir şey denemem için sebep olmadığını biliyordum. O yüzden tekrar kendi özümde olan sonuca gitme vuruşuna başvurmayı tercih ettim ve bu sefer işledi.” Rogers bununla da kalmadı, iki tane daha winner ekleyip tiebreak’te 6-5 öne geçti. Yani 2-5’ten 6-5 öne geçerken, Rogers üç tane winner üretmiş, bir puanı da mükemmel kısa ve çapraz return ile kazanmıştı. Çağla tekrar bir kazanma vuruşu ile ilk set puanını kurtardı ancak sonraki iki puanı alan Rogers, bu mükemmel tenise sahne olan seti tiebreak’te 8-6 üstünlük ile hanesine yazdırmasını bildi.

ÇAĞLA RAKİBİNE KAFA TUTTU
İkinci sette de belirli yerlerde geçen senenin çeyrek finalisti Rogers seviyesini konuşturdu. Zaten Çağla aynı yüksek seviye tenisini devam ettiriyordu ve ilk setin hayal kırıklığından çabuk kendini kurtarmıştı. Ancak ne zaman tenisçimiz tekrar üstünlük sağlayacak duruma gelse Rogers hep bir cevap buluyordu. Mesela 1-1 iken üçüncü oyunda 15-30 geriye düşen Rogers, birden iki harika ilk servis ile 40-30 öne geçiyordu. Maçtaki iki ace’ten birini tam 4-3 oyun puanında atmasını biliyordu. Rogers kadar yüksek seviyede oynadıki (ya da “Çağla onun seviyesini yükseltmeye zorladıki” mi desek?) maçta ilk defa iki kere üst üste hatayı ikinci setin beşinci oyununda yaptı. Maçı 7-5 6-4 kazandığında Rogers’ın ne kadar derin bir nefes aldığını ancak sahada bulunanlar ve görenler anlayabilir. Zira Çağla her yönden WTA sıralamasında kendisinden bu hafta itibarı ile 106 sıra önde olan rakibine her şekilde kafa tutmuştu.  
Maç bittiğinde içimden Çağla’nın hiçbir şekilde pişmanlık duymaması gerektiğini, her şeyini kortta bıraktığını ve yüksek seviyede tenis oynadığını, başını dik tutup sadece rakibine şapka çıkartmak gerektiğini bildiğini ümit etmiştim. Çağla da buna benzer hisler içinde idi. Elbette maçı kaybetmiş olmanın üzüntüsü vardı ancak kendisinin fırsat kaçırdığından ziyade rakibin iyi oyunu ile aldığını ve onun hakkını kesinlikle verilmesi gerektiğini vurguladı: “Gerçekten tenis seviyesi yüksek bir maç oldu. Rakibim kritik yerlerde çok sağlam durdu ve onu takdir etmek lazım. Taktiğim doğruydu ve işliyordu. Gayet iyi oynadığımı düşünüyorum ve oyunumdan memnunum. Belki bir-iki önemli noktalarda skor olarak üstünlüğü ele geçirme fırsatım oldu ama maçı koparamamın benden ziyade rakibimin yaptıkları ile alâkalı olduğunu düşünüyorum. Moralli bir şekilde bir sonraki turnuvaya hazırlanacağım.”

Kanımca Çağla bu formunu koruyabilirse senenin geri kalan kısmı büyük başarılara imza atacaktır, çünkü güveni tamamen yerine gelmiştir. Toprak sezonu en azından Çağla'ya bunu kazandırmıştır. Yani senenin ilk üç ayının kasveti artık üstünde yoktur. Kendisine başarılar dileyelim