Sekiz numaralı kortta, gözlerden uzakta, günün en az dikkat çeken eşleşmelerinden biri ortaya öyle bir beş setlik bir maç çıkardı ki, adeta bir ömre bedeldi. 22 yaşındaki Şilili Nicolas Jarry ile 23 yaşındaki Amerikalı McKenzie McDonald genç kariyerlerinde ilk defa bir Major turnuvada üçüncü tura yükselmek için korta çıktılar. Birçok iniş çıkışın yaşandığı maçı 3 saat 31 dakika sonunda McDonald 7-6 5-7 3-6 6-2 11-9 kazanmasını bildi. 

Ama ne maçtı!

Geriye bakıldığında da bu maçın skoruna en büyük etki eden kısım ilk setin ortalarından yaşandı. Jarry güçlü servisleri ve atak oyunu ile McDonald’i ilk beş oyun domine etmiş, 4-1 öne geçmişti. Ama yılmadan topları geri çevirmeye devam eden McKenzie servis return’lerinde biraz daha korta girip erken vurmaya başlayınca Jarry karşısında hiç olmazsa rallilere girmeyi başardı. Geri oyunu gösterişsiz ama daha sağlam olan McDonald oyunu dengeledi ve skorda 4-4 eşitliği sağladı. Dokuzuncu oyunda çok iyi bir fırsattan faydalanamayan McDonald 5-4 geriye düştü ama moralini bozmadı. Tiebreak’e giden seti kazanarak öne geçti. Böylece Jarry’nin 24 winner vurduğu (kendisi sadece altı) ve kaybetmenin iki puan eşiğinden iki defa döndüğü (4-5, deuce ve tiebreak 4-5) seti McDonald hanesine yazdırmayı bildi.

İlk set çok önemliydi çünkü ikinci setin başından itibaren yaklaşık 90 dakika boyunca maçı Jarry domine etti ve sonraki iki seti kazandı.

Dördüncü sete rakibinin servisini kırarak başlayan McDonald yine kendisini buldu ve avantajını bir daha kaybetmeyerek seti 6-2 aldı. Son sette çekişme son puana kadar devam etti. 9-9’da rakibinin servisini kıran McDonald bir oyun sonra maçı lehine kapadı.

Eski efsane şampiyon Ivan Lendl beş setlik maçlarından sonra kendisine maçın önemli olan anları sorulduğunda hep kimsenin hatırlamadığı ilk setteki bir puandan veya üçüncü setin ikinci oyunundan gibi anlardan bahsederdi. Halbuki herkes son sette oynanan bir bölüme veya (mesela) 5-5’teki servis kırma puanına odaklanır ve ondan bahsetmesini beklerdi. Bir keresinde Lendl “bir eserin tüm detaylarını eşit incelemeyen onun güzelliğini fark edemez” gibi bir söylemde bile bulunmuştu. İşte bu maç da öyleydi. McDonald üç buçuk saatlik maçın neredeyse iki buçuk saati boyunca sürklase oldu ama maçı kazanmasını bildi.

Amerikalı gibilerinin büyük silahları yok. Ahım şahım bir teknik beceri noktaları da yok. Ama mental kuvvetleri ile "engel aşmayı" biliyorlar ve maç kazanıyorlar (kadınlarda da Evgeniye Rodina aynı beceriyi göstermekte bu hafta).

Nitekim McDonald ilk turda da kendisinden daha yetenekli ve daha tecrübeli Ricardas Berankis’e karşı kazandığı dört setlik maçta iki çekişmeli tiebreak’ı 8-6 hanesine yazdırıp maçın anahtarını eline almıştı. Bugünkü maçta da kendisinden çok daha güçlü vuruşlara sahip Jarry’yi önemli anlardaki sağlam duruşları ile alt etmeyi bildi. Jarry ilk sette 24 winner vurdu ama 5-4 30-30’da hata yaptı. Yine tiebreak’te 5-4 önde iken hata yaptı. Set puanında da boş korta bırakması gereken forehand voleyi fileye taktı. Buna mukabil McDonald’ın ilk set tiebreak’te yaptığı basit hata sayısı sıfırdı.

Maç boyunca Jarry 103 winner vururken (24 ace buna dahil) McDonald sadece 26 tane vurdu, ama maçı McDonald kazandı. Gösterişsiz ama tesirli. Evet, böyle de maç kazanılıyor. İlla ki yetenek ve görkemli servisler veya forehand’ler gerekmiyor.