Centilmenlerin oyunu tenisin geçmişinde Rod Laver, John Newcombe, Roy Emerson, Pat Rafter gibi isimlerle sporun bu imajına büyük katkı yapan Avustralya'da son yıllarda kortları ateşe veren gençler konuşuluyor.

Tenisin neredeyse "yarım din" olduğu ülkede, bir süredir sesi soluğu kesilen gelenek, üzerine titrenen, her yaptığı büyük olaymış gibi karşılanan bir kuşak yarattı. Medya, vaktiyle her adımını abarttığı bu yeni kuşağı şimdilerde tartışıyor; ama görünen o ki gençlerin kendilerini kaybetmelerinde en önemli sorumluluk kendilerine ait.

Avustralya medyası, son günlerde Bernard Tomic ve Nick Kyrgios hakkında "kötü çocuk" eksenindeki tartışmalarla dolu... Wimbledon başlamadan önce Bernard Tomic'in klişe haline gelen ukala tavırları ve babası yüzünden Davis takımına alınmayacağının ve Tennis Australia'dan aldığı ödeneğin kesileceğinin açıklanmasıyla bir gerginlik vardı. Tomic, bu olaydan tüm ülkede milli kahraman olarak saygın bir yere sahip Tennis Australia Genel Performans Direktörü Pat Rafter'ı sorumlu tutmaya cesaret edemeyip Tennis Australia CEO'su Craig Tiley'e saldırması, daha önce de bir dizi saygısızlığı bulunan oyuncunun yeni vukuatı olarak konuşuluyordu. 

Bu esnada ortaya bir de Nick Kyrgios çıktı. Sadece bir yıl önce Wimbledon'da Rafa Nadal'ı yenerek tanınan Kyrgios, aradan geçen 12 ayda "ego-mani evrimi" yaşadı.  Sene başında Avustralya Açık'ta çeyrek final oynayan 20 yaşındaki tenisçi, yıldıza susayan Avustralya medyasında bir hayli şişirildi. Sonuçta daha bir yıllık 'ünlü' bir tenisçi olan Nick Kyrgios, bir Rock yıldızı edasıyla korta çıkmaya ve Bernard Tomic gibi basın toplantılarında sivri sözler etmeye başladı.

Kortta rakiplerine karşı da zaman zaman saygısız ifadeler takınmaya başlayan, çokca küfür edip raket parçalayan Nick (bu yılki turnuvalarda korttaki şiddet ve sözlerinden dolayı 10 bin dolardan fazla para cezası ödedi), - Mert Ertunga'nın sitemizdeki yazısında çok güzel ayrıntılandırdığı gibi - Richard Gasquet maçında yine sahnedeydi. Üçüncü sette bariz bir şekilde bazı puanları oynamayan genç tenisçi, basın toplantısında da bu konuda gazetecilerle tartıştı.

Gözle görülür bir şımarıklığa sahip bu oyuncu hakkında bu sabah (7 Temmuz) Avustralya'nın popüler sabah programı Sunrise'a bağlanan Dawn Fraser'ın söyledikleri, gerginliği başka bir boyuta taşıdı. Olimpiyat efsanesi yüzücü Fraser, tavırlarını eleştirdiği Kyrgios ile ilgili "Bu Avustralyalılık değil. O zaman anne-babasının memleketlerine gitsin" diyerek takındığı ırkçı tavrın (Fraser, aldığı tepki üzerine akşam saatlerinde oyuncu ve ailesinden özür diledi) elbette savunulacak bir yanı yok. Lakin "tespitte" bir haklılık payı var. O da şu: Nick Kyrgios, gerçekten Avustralya'nın tenis kültürüne ve geçmişindeki centilmenlere hiç de yakışmayan bir görüntü içinde... 

Bunları yazarken aklıma Lleyton Hewitt'in ilk zamanlarındaki hırçın tavrı ve sonrasındaki dinginliği geliyor. Bakalım yıllar geçtikçe sözünü ettiğimiz iki Avustralyalı da olgunlaşacak mı? Açıkçası 25 yaşındaki Tomic'in değişeceğini pek sanmıyorum, ama Kyrgios'ta hâlâ umut olabilir. Zaten tavırlarını değiştirmezse, onun da yakında gözden düşeceğini tahmin etmek güç değil.