Avustralya’yı sadece global olarak yaşanan iğrenç salgın etkilemedi. Şimdi de sakatlıklar vuruyor. Üstelik turnuvaya damgasını vuracak oyunculara sardı bu sakatlıklar ! Djokovic’in sakatlığı sürüyor, sağ böğründe sargı var. Nadal’ın sırtı SOS vermekle birlikte başladığından daha iyi olduğu söyleniyor. Zverev karın kaslarıyla dertli. Ama Raonic, Berrettini, Ruud ve en son Dimitrov onlar kadar şanslı değildi. Kimi başabaş mücadele ederken pes etti, diğerleri ise ya bıraktı ya da hiç sahaya çıkmadı. Kadınlar ise 'Tanrıya Şükür' ufak tefek müdahalelerle turnuvayı sürdürüyorlar.

Çeyrek finaller beklediğim gibi başladı. Osaka, Hsieh’i 6-2’lik setlerle bir saatte geçerek turnuvanın favorisi olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Tayvan’lı rakibini ilk setin başları haricinde hiç oyuna sokmadı. Fiziki üstünlüğünü de katarak sürekli köşelere vurdu. Rakibi sahanın bir yanından diğerine koşup topu kurtarmaktan oyun kurmaya en ufak bir fırsat bile bulamadı. Ancak akla dayanan ve taktiksel tenis sevenler için Hsieh’i izlemek gerçek bir zevk...Bunu da eklemek isterim.

Ardından Bulgar Dimitrov ile turnuvanın belki de en büyük sürprizi Rus Karatsev sahne aldı. Rus raket eleme turlarından gelme. Yol üzerinde minik dev Schwartzman ile genç yetenek Auger-Aliassime’yi de saf dışı bırakmıştı. Bana göre Dimitrov onun için son duraktı.  Bulgar ilk seti 6-2 ile kolay geçti. Sonra “Buna ne oldu” derken setler eşitlendi. Ardından hiç servis atamamaya başladı. Sağlık molası aldı ama bir işe yaramadı. Yine de (rakibine olan saygısından) maçı o halde neredeyse perişan sürdürerek bitirdi. Karatsev ise bir grand-slam’de elemelerden gelerek yarı-finale kalan ilk raket oldu. Kanımca yarı-finaldeki rakibi (Djokovic ya da Zverev), ilave bir sakatlık yaşamadığı takdirde, Karatsev önünde kolay bir şekilde finale kalacaktır.

Ve ağır-ablalar kortta: Serena Williams ile Simona Halep! Gerçekten özlemişiz. Ama ABD’li yaşayan efsane öyle bir oyun ortaya koydu ki benim bile ağzım açık kaldı ! Bana göre bu kadın en genç, en iyi olduğu zamanlardan bile daha atletik. Daha dayanıklı, daha sürekliliği var ve doğal olarak daha güçlü bir görünüm arzediyor. Bu kadın, 40 yaşına ramak kala boşuna tartışmayın “ben size neden ‘Tüm Zamanların En İyisi (GOAT)’ olduğumu kanıtlayabilirim” diyor.  Simona Halep gibi kadın tenisinin belki de en atletik ve sabırlı raketini sadece tüketmekle kalmadı onu kendi oyunuyla yendi. Maçtaki tüm uzun puanları Serena kazandı.  Üstelik bazuka gibi servislerini maça sokamadan!

Perşembe günü oynanacak yarı-final maçına bakın. Serena – Osaka. Tenis sevip bu maçı izlemeyeni döverler (!) dersem lütfen nezaketsizlik olarak algılamayınız. Ama “2018 ABD Açık” finalini unutmayın. Hani hakemin onu çileden çıkartmak için her türlü sinsiliği yapıp, Serena’nın  da onun tuzağına düştüğü maç bu. O kaosun içinde Osaka’nın sergilediği olgunluğu ve sabrı katiyen gözardı etmiyorum. Keza galibiyeti sonuna kadar hakettiğini de. Ama tarafsız bir hakemle aynı sonuç olur muydu onu da sizlerin kararına bırakıyorum.

Artık merkez kort, dünya 1 numarası Djokovic ile 1.98 boyundaki dünya 7 numarası Zverev’in. Maalesef ikisi de özel hayatlarında kendi yarattıkları fırtınalara sebep olup ardından “acaba biz niye sevilmiyoruz” arayışı içerisinde olan kişiler! Daha maçın başında rakibini kıran Alman raket sonradan bu avantajını geri verdiyse de tie-break’teki akıllıca oyunuyla seti aldı (1-0). İkinci sette tümüyle Djokovic vardı. Rakibini adeta sürklase etti ve setler eşitlendi. 

Üçüncü set tahteravalli gibiydi. Zverev 4-1 öne geçip şımarınca, Djokovic 5 oyun üst üste alıp setlerde 2-1 öne geçti. 
4 set bir öncekinin kopyasıydı. Zverev üstünlüğünü sürdüremeyince Sırp raket yine geldi ve maçı tie-break’te bitirdi 3-1. Djokovic’in yarı-finaldeki rakibi ise ona çekirdek gelecektir. Yaşamında ilk kez bir grand-slam’de ana-tablo oynayan Rus Karatsev.

Yarın (Çarşamba) programı sabaha karşı 03:00’te Avustralyalı Barty ile Çekyalı Muchova arasında. Barty favori gözüküyor ancak bu Çekyalılar sağı solu belli olmuyor! Ardından 05:00’da ABD’li hanımlar (Brady-Pegula) kendi aralarında mücadele edecekler. Bu arada meraklısına bir not : Pegula ve ailesi ABD’de NHL olarak anılan “ulusal buz-hokeyi ligi” takımlarından Buffalo Sabers’in sahibi.  

Kadınların ardından kan kokusu çağrıştıran Rublev-Medvedev maçı var. Saat 07:00 gibi. İki Rus arasında üstünlük Medvedev’de. 

Ve en son günün maçı doğal olarak. “İspanyol Boğası Nadal” ile “Komşunun Oğlu Tsitsipas”. Turnuvanın en güzel maçı olabilir. Saat 11:30’da, kaçırmayın derim.

Hoşkalınız.