Tenis Federasyonu Başkanı Sayın Cengiz Durmuş basın toplantısında değerlendirmelerde bulunmuş.

“Zamanını bilmiyorum ama bu ülkeden dünya bir numarası çıkacak !”

Çıkmaz Sayın Başkan çıkmaz. Çünkü bu sistemde çıkamaz. Çünkü sizin sisteminizin sistemi yok! Sizin seçim bölgenizde, yani doğup büyüdüğünüz yerlerde kulüp üzerine kulüp açarak dünya 1 numarası yetişmez. 620’si ulusal, 745 turnuva organize ederek dünya 1 numarası yetişmez. Böyle turnuvalarla siz sadece turistik yörelerdeki otellerin mevsim dışında para kazanmalarını sağlayabilirsiniz. Yani turizme büyük katkınız var… Sezarın hakkı Sezar’a! Gerisi koskoca bir hayal, değil mi Sayın Başkan?

Peki, sizin bir uluslararası antrenörünüz var mı? Tüm literatürü İngilizce olan bir spor dalında onun yazınını özümseyebilecek, meslektaşları ile konularında sosyalleşip tartışabilecek, gelişmeleri izleyebilecek kadar iyi İngilizce bilen bir antrenörünüz var mı?

Sayın Başkan, biliyorsunuz ki bu iki sorunun da yanıtı koskoca bir YOKTUR/HİÇTİR! Peki bu seviyede bir antrenörünüz yok iken 1 numaralı oyuncuyu kim yetiştirecek? Sizin gündeminizde bile yok antrenör yetiştirmek. Bazı kursları anlatıyorlar da insan dinlerken utanıyor.

İstanbul’da yaptığınız tenis merkezinin dünyadaki iyi sporcuların yarıştığı bir merkez haline geldiğini belirtmiştiniz. Yapmayın Sayın Başkan. Bulunduğum iş yerinden kafamı kaldırsam göreceğim bir yerde hangi iyi sporcular bunlar? Teyit amaçlı da sordum oradan birine… Aldığım yanıt aynen şöyle oldu: “Ağabey arada bir konsolosluklardan ya da yabancı şirketlerden birileri gelip oynuyor ama onun haricinde profesyonel bir oyuncuya filan rastlamadım!”

Sayın Başkan, büyük projeler hayallerle kurulurmuş ama hayallerle yaşamak günümüz dünyası için pek geçerli değil… Başarısızlığa mahkum olursunuz. Eldeki gençlerimiz yeteneksiz mi? Kim diyebilir ki Altuğ Çelikbilek, Cem İlkel, Sarp Ağabigün, Ergi Kırkın, Çağla Büyükakçay, Pemra Özgen yeteneksizdir. Haşa. Ama bu çocukların yegane kabahati Türkiye’de doğmuş olmak mı, yoksa zamanında Muratoğlu’nun kampına çekip gitmemek mi?

Bana başarı skalasında Kratzer-Gülberk Gültekin ve Çağla Büyükakçay-Can Üner ikililerinden başkasını sayabilir misiniz ? Bunların varlığı esnasında siz yoktunuz bile Sayın Başkan. Başlıca avantajları neydi biliyor musunuz? Çağı takip edebilmek, onu izlemek ve uygulamak. Boş işlerle uğraşmamak ve biteviye çalışmak.

Üstelik Sayın Başkan, siz şu güzeller güzeli ülkenin en başarılı, en saygın, en köklü ve asli işi de salt tenis olan bir kulübe ve onun Türkiye Şampiyonası'nda finalist olan oyuncularına bir ödül vermeyi bile çok görecek kadar mesafeliyseniz nereden çıkacak bu 1 numara? Bir başkana böyle bir kuruma mesafeli olmak yakışır mı… Yarın aynı muameleyi başkalarına da göstermeyeceğinizi kim garanti edebilir? Siz her eleştiriden muaf mısınız? Görev tanımınız sırf taraftar çevrenize mi yöneliktir? O zaman nasıl çıkacak bu 1 numara?

Bakınız koskoca ABD tenisi dünyaya hükmederken, aldıkları manasız kararlar yüzünden hem kadınlarda hem erkeklerde tümüyle çöktü. Bir yıldız kaynağı olan kolej ve üniversitelerle bağlantı koptu. Alay konusu olmuşlardı. Son ABD’li Grand Slam şampiyonu ve 1 numara 2003’te Andy Roddick idi. Yani 20 yıldır ABD’den bir 1 numara çıkmadı. Akılları sonunda başlarına geldi. Hayalleri bir kenara bıraktılar ve gerçeğe döndüler. Tenis yapılarını tümden değiştirdiler, yanlışlarından döndüler. Bu esnada nice üstat (!) makamından oldu.

Gergef işler gibi sabırla temelden çıkmaya başladılar. Yarın başlayacak Avustralya Açık’ın ana-tablolarında da tam 31 oyuncuları var. 17’si kadın, 14’ü erkek. Bu bir rekor. İşte buyrun size yatırım.

Evet Sayın Başkan, gerçekler zor ve üzücü olabilir. Zaman gerektirir, oy da kaybettirebilir. Ama başarıya ancak onlarla ulaşabilirsiniz. Hani bana bazen “ağabey” bazen “tenisimizin emektarı” diye hitap ediyorsunuz ya… İşte size bir “ağabey” ya da “emektar” tavsiyesi. Yanlışlarınızdan iyi niyetle dönmeye çalışın.

Hoşkalınız.