Her ikisi de “oyuncu birliği” statüsünde kurulan ve tenisin yönetici kurumları olan ATP ve WTA’in “oyuncuların sesi” olmaktan uzaklaştığını ve oyuncuların haklarını savunmak için yeni bir oluşuma ihtiyaç duydukları aşikar. Bu amaçla Novak Djokovic ve Vasek Pospisil tarafından kurulan PTPA ise, henüz yeteri kadar aktif görünmemekte. Ancak, PTPA’in dile getirdiği ve farklı sıralama gruplarında oyuncuların destek verdiği bir konu var: Tenisin yalnızca sınırlı bir gruba kazanç sağlaması.

PTPA’in kurucularından Novak Djokovic, Mart ayında Dubai’de söyledikleriyle turdaki pek çok oyuncunun bir anlamda sesi oldu. Özellikle ilk-100 dışında yer alan oyuncuların ve çiftler kategorilerinde uzmanlaşan oyuncuların desteğini alan açıklamasında şu sözleri söyledi Djokovic: “Bazı istatistiklere göre, izlenme sayısında dünyada 3. ya da 4. sıradayız. 1.3 Milyar insan bizi izliyor. Dünya çapında yarışan binlerce, onbinlerce oyuncumuz var. Ne yazık ki, kadın-erkek-çiftler ve karışık çiftler oyuncularına baktığımızda, yalnızca 400-500’ü bu spordan geçimini sağlayabiliyor”. Tenisten bu güne kadar 175 Milyon Dolar’ın üzerinde kazanç elde eden, hem şampiyonluk sayısı hem de ödül miktarı olarak bu sporun zirvesindeki ismin, sporun genelini ilgilendiren bu konuda hassasiyet göstermesi oldukça etkileyici.

GELİR-GİDER DENGESİ
Tenis oyuncuları oynadıkları her turnuvadan, turnuvada elde ettikleri başarı ölçüsünde bir ödül parası kazanıyor. Ödül miktarları turnuvanın kategorisine ve genel bütçesine göre değişiyor. Ne var ki, özellikle düşük sıralamalı oyuncuların tenisten elde ettikleri gelir, giderlerini karşılama konusunda oldukça yetersiz.

Yeni Zelandalı tenisçi Kiranpal Pannu, tek erkeklerde dünya 658 numarası. Mesleği sorulduğunda tenis oyuncusu olduğunu belirten 26 yaşındaki sporcu, bunu duyanların zengin bir hayat sürdüğünü sandığını, oysa durumun hiç de böyle olmadığını belirtiyor. ESPN.com’da yayınlanan makaleye göre, 2022’de ödül parası olarak 6.771 dolar kazanan Pannu’nun masrafları ise 34.500 doları geçmiş. “25 yaşında biri olarak kendi geçimimi bile sağlayamıyorken, kendimi bir profesyonel olarak görmek gerçekten zor. Ailem bana yardım edebilecekleri bir konumda, bu konuda şanslıyım. Sonsuza kadar süremez ama en azından üstesinden gelebileceğim bir yere kadar bana yeterince yardım edebilirler”. Pannu ailesinden aldığı desteğin yanı sıra, zaman zaman antrenörlük yaparak para kazanıyor, tasarruf etmek için başka oyuncularla birlikte konaklıyor ve sağlık sigortası yaptırmıyor.

Bu hikaye, Kiranpal Pannu’ya özgü bir hikaye değil, özellikle ilk-100’ün dışındaki oyuncular için benzer hikayeleri duymak mümkün. Hindistan’ın erkeklerde 1 numaralı tenis oyuncusu Sumit Nagal, tenisi düzenli takip edenlerin aşina olduğu bir isim. 2015’te Wimbledon’da Junior’larda çiftler şampiyonu olan Nagal, profesyonel kariyerinde 122 numaraya kadar çıktı, Slam’lerde ana tabloda oynama başarısı elde etti ve Tokyo Olimpiyatları’nda ülkesini temsil etti. Şu anda ATP sıralamasında 160 numarada bulunan 26 yaşındaki oyuncu, 2023’te Challenger turunda 2 şampiyonluk, 1 final gördü. Nagal Eylül ayında verdiği bir röportajda, tenis oynamasını sürdürebilmek için ayırdığı paradan sonra banka hesabında yalnız 900 Euro’sunun olduğunu, yeterli devlet desteği göremediğini ve sponsoru olmadığını söyledi. Almanya’daki Nansel Tenis Akademisi’nde antrenman yapan Nagal, antrenörlerinin kendisine yılın ilk 3 ayında Hindistan’a dönüp kendi başına antrenman yapmasını ve para biriktirdikten sonra Almanya’ya dönmesini tavsiye ettiklerini anlattı. “Bir birikimim yok, ucu ucuna yaşıyorum. En azından akademiden ayrılıp kendi başıma seyahat etmem gereken bir durumda değilim. 5 yıldızlı otellerde kalmaktan bahsetmiyorum. Şu anda koçum ya da fitness antrenörümden biriyle seyahat ediyorum, bu yalnızca işin temeli”. Nagal’ın bu açıklamasının sosyal medyada yankı bulması üzerine, hem federasyon tarafından destek geldi, hem de Gatorade, oyuncuyla 3 yıllık bir anlaşma yaptı.

KARTOPU ETKİSİ
Tenis bireysel bir spor ve bu bireysellik yalnızca kortta tek başına mücadele etmek anlamına gelmiyor. Tenis oyuncuları masraflarını karşılama konusunda da çoğu zaman tek başlarına kalıyorlar. Birlikte çalıştıkları antrenörler, antrenman yaptıkları tesisler ve seyahat masrafları, giderlerinin ana kalemlerini oluşturuyor. Sıralamalarda gerilere gittikçe, bütçelerin düştüğünü ve sponsorluk gelirlerinin yok denecek kadar azaldığını görüyoruz. Mali anlamda sıkıntının yaşandığı ortamda, bu ana masraf kalemlerinden kısıntı yapmaya başlıyor oyuncular. Büyük isimler kalabalık takımlarla seyahat ederken, antrenörünü bile turnuvaya götüremeyen sporcular mevcut. Bu durum, sporcuyu yalnızca teknik anlamda değil, psikolojik anlamda da etkileyebiliyor.

PTPA’in kurucularından Vasek Pospisil bu konuya dikkat çekiyor. “İlk 100’ün dışında kalan herkes için en yaygın zorluk finansal sıkıntılar ve bunun neden olduğu stres. Bu oyuncuların masrafları nereden kısacakları konusunda karar vermeleri gerekiyor. Seyahat masraflarını karşılamaya çalışıyorlar ancak istedikleri şekilde seyahat edemiyorlar. Ve bu bir kartopu etkisi yaratıyor. Daha düşük sıradaki oyuncuların ilerlemesi daha da zor, çünkü daha az kaynağa sahipler.”

WTA sıralamasında çiftlerde 144, teklerde 283 numarada bulunan ABD’li Jamie Loeb, “İnsanlar 25.000 $’lık bir turnuva kazanırsanız elde edeceğiniz paranın bu olacağını düşünüyor ancak durum böyle değil. Bu miktar herkes arasında paylaştırılır, artı vergiler ve harcamalar, yani birisinin evinde kalmadığınız ve bir antrenörle seyahat ettiğiniz sürece, kazansanız bile çoğu zaman bu turnuvalarda para kaybedersiniz” şeklinde açıklıyor yaşadığı durumu. Loeb bu sebeple çoğu zaman yalnız seyahat ediyor ve ulaşım, antrenman kortlarını ayarlama gibi konuları kendi başına hallediyor.

Türkiye’nin şu an 1 numaralı tenisçisi konumunda bulunan WTA ilk-150 oyuncusu Zeynep Sönmez de, Milliyet Spor’dan Alp Ustaoğlu’na verdiği röportajda bu konuya değinmiş: “Günün sonunda WTA seviyesinde oynamama rağmen hala kazandığımdan geriye bir şey kalmıyor. Çünkü sürekli seyahat halindeyiz. Örneğin bir hafta 5 bin dolar kazandınız, ancak ondan sonraki iki hafta kazanacağınızın garantisi olmadığı için belirli bir düzen tutturmanız zor. Benim de geçtiğimiz dönemler içerisinde seyahatlerde zorlandığım zamanlar oldu, bunlar hep genel konsantrasyonunuzu olumsuz etkileyen faktörler. Bu yüzden teniste ileri seviyelere geçebilmek için sponsor desteği gerçekten önemli.”

En son 2022’de korta çıkan ve tenise ara veren Noah Rubin, omuzlarında sürekli olarak bir yük hissettiğini söylüyor. “Eğer bir takıma sahip olmak ya da rahat bir şekilde oynamak için yeterli finansmana sahip değilseniz, o zaman hazır olan insanlara karşı hazırlıklı değilsinizdir. Bu şekilde muhtemelen bir maçı kaybedeceksiniz. Bu da daha fazla para kazanamamanız anlamına gelir ve bu böyle devam eder.”

SAKATLANMA KORKUSU
Eğer büyük sponsorlara sahip, üst seviye bir oyuncu değilseniz, bir sakatlık ya da hastalık yaşamak bütçenizde önemli bir kayba neden oluyor. Sağlıklı bir halde turda mücadele ederken bile büyük belirsizlikler içinde finansal stabilitesini sağlamaya çalışan oyuncular için olası bir sakatlık, bu belirsizliklerin daha da artması anlamına geliyor. Bir tenis oyuncusunun kariyerini ayakta tutabilmesi için puan ve para kazanmaya devam edebilmesi gerekiyor. Sakatlık ise bu ikisine ket vururken, hem tedavi hem de geri dönüş süreci ektsta masrafa da sebep oluyor.

Finansal olarak sıkıntı yaşayan oyuncular için ilk etapta akla gelmeyen ancak oldukça önemli olan bir konu daha var. Bu oyuncular bir noktada sağlıkla ilgili bütçelerinde de kısıntıya gidiyor. ATP ve WTA oyuncular için farklı kategorilerde sigorta paketleri sunuyor ancak son yıllarda bu paketlerin fiyatında 3 katına varan artışlar var. Bu durumda, oyuncular ya başka bir şekilde dışarıdan sigorta yaptırıyor, ya belli bir yaşa kadar ailelerinin sigortasından faydalanıyor ya da tamamen bu masraftan vazgeçiyor! Pannu sağlık sigortasına sahip olmayan oyunculardan biri. Maç sırasında ciddi bir sakatlık yaşaması halinde ambulans çağrılmaması için yalvaracağını söylüyor. Oyuncular sigortalarının karşıladığı ölçüde çoğu zaman en iyi tedaviyi alamadıklarını düşünüyorlar.

ÇÖZÜM ARAYIŞLARI
Gelir adaletsizliği ve başarının biraz da sınıfsal olması, yalnızca tenisle alakalı bir durum değil elbette. Ancak, tenis bu sorunun kendisini net şekilde gösterdiği, güzel bir örnek. Pandeminin de etkisiyle oldukça net bir şekilde hissedilen bu durum için bazı çözüm arayışları da var. Yeni bir oyuncu birliği olarak kurulan PTPA’in ana konularından biri tenisin yalnızca küçük bir grubun para kazanabildiği bir spor olmaktan çıkması. Tenisin yönetici kurumlarından ATP, Ağustos ayında Baseline programını duyurdu. 2024 yılından itibaren 3 yıllık bir deneme süreci içinde, ilk-250 oyuncularına Garantili Baz Kazanç sağlayacak olan bu program, 2024 sezonu için ilk-100 oyuncularına 300 bin dolar, 101-175 arasına 150 bin dolar, 176-250 arasına da 75 bin dolar baz kazanç garantisi verecek. Ayrıca ATP, sakatlık sebebiyle turdan uzak kalanlara da bir Sakatlık Koruma Programı sağlayacak. Bir başka program da sıralama ilk kez ilk-125’e giren oyuncuların takımlarına yatırım yapmalarını sağlayacak 200 bin dolarlık bir destek paketi.

Son olarak, tenis yazarı John Wertheim’ın haberine göre, WTA’de ilk-20’de yer alan oyuncular WTA’e “turun oldukça talepkar hale geldiğini ve bunun yarattığı fiziksel ve mental stresin sürdürülebilir olmadığını” belirttikleri bir talep mektubu gönderdiler ve ATP’nin açıkladığına benzer bir şekilde ilk-250 oyuncuları için bir “minimum kazanç garantisi” programı talep ettiler. ATP ve WTA’in birleşme ya da en azından birlikte hareket etme durumunun sıklıkla konuşulduğu bu dönemde, bu talebin kabul görmesi olası. Ancak yine de bu destekler, alt sıralarda olmalarına rağmen profesyonel olarak tenis oyuncusu olan sporculara henüz bir çare
sunmuyor.

Yazı: Elif Alper
Kaynak: www.codamedya.com