Dün Roland Garros ana tablo ilk turunda rakibi Aliaksandra Sasnovich’i 5-7, 7-6, 6-2 yenen milli tenisçimiz Çağla Büyükakçay, Paris’te tarih yazmaya devam etti. Ama ne yazmak? Maç pazar günü 13:00 sıralarında başladı, yaklaşık 30 saat sonra ertesi gün sona erdi. Yağmurdan iki defa ertelenen maç, kortta görülen tenis düellosu dışında iki oyuncu için de bir nevi mental imtihan haline dönüştü. Hiç kolay değildir bir maçı bir günden fazla bir süre yaşamak. Ertelemelerde yeniden taktik kurmak gerekir. Maçın yarısında olduğunuzdan, yeni maça başlarmış gibi bir ya da iki puanı daha sonra telafi edebilme imkanlarınız daralır, hele bir de ertesi güne kalmışsa o gece rüyanızda bile maçı bir kez daha oynayabilirsiniz.


Ne mutlu ki Çağla’nın bir tenisçi olarak en büyük kaliteleri savaşçı ruhu ve konsantrasyon devamlılığı. Kanımca pazartesi günü son set 2-1 geride şekilde korta çıkıp, ilk oyunda 0-30 geriye düşmesine rağmen, geri gelip o oyunu almasında ve akabindeki dört oyunu daha arka arkaya kazanıp rakibine perdeyi kapamasında en büyük rolü işte bu tenisçi karakteri oynadı.

İlk önce Sasnovich’ten bahsedeyim. Maç boyunca sadece bir çift hata yapan Belaruslu oyuncu hem birinci servisinden rahat puanlar alabiliyor hem de ikinci servislerinde topu iyi yerleştirdiğinden bir sonraki vuruş ile puanı hemen kontrolüne geçirebiliyor. Geri oyununda ise istediği zaman hızlandırabildiği, istediği zaman da spin veya slice kullanarak tempoyu değiştirebildiği backhand’i en büyük silahı. Nitekim maça çok yüksek tempo ile başladı.

Ama karşısında bizim tabirimizle “taş gibi sağlam” oynayan bir Çağla buldu. Geçmişte yavaş başlama sorunları yaşayan Çağla bir süredir bu problemi aşmış gözüküyor ve bu maçta da yine hatasız başladı ve ilk iki oyunu kazandı. Çağla üçüncü oyunda skoru berabereye getirmesine rağmen oyunu kaybetti ve 2-1 oyununda tekrar iki defa rakibinin servisini kırma şansı elde etmesine bunu değerlendiremedi ve 2-2 eşitlik geldi maça. Kanımca eğer Çağla maç için geriye dönüp baktığında kendisini eleştirebilecek tek nokta buydu. Önemli bir veya iki puanda yanlış vuruş seçimi veya basit bir hata yüzünden maçın başından kontrolü eline alma şansını kaçırmıştı. Maç artık eşit bir düelloya dönüşmüştü ve iki oyuncu da yüksek tempoda kaliteli vuruşlar ile birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışacaklardı. Çağla için güzel olan nokta ise, maçın geri kalan kısmında hiç boş bulunmayacaktı.


İlk sette 5-4 öne geçtiğinde Çağla tekrar üstünlük sağlar gözükse bile Sasnovich o oyunda üç harika puan ile baştan 40-0 öne geçerek herhangi bir baskı yaşamadı. Daha sonra uzun bir oyundan sonra Çağla’nın servisini kıran Belaruslu raket ilk defa 6-5 öne geçerek üstün konuma geldi. O oyunda ise kalitesini gösterdi. Çağla tabii ki karakterine uygun bir şekilde yine rakibini sonuna kadar zorladı, hatta servis kırma puanı elde ederek tie-break’e götürme şansı yakaladı.  Ancak rakibinin bu kadar kritik bir anda, baskı altında arka arkaya üç tane kazanma vuruşu üretip bir anda seti kapmasına ancak şapka çıkarılırdı. Yüksek kalite tenis ortaya koyup kıl payı seti kaybetmenin moral bozukluğu ile uğraşmak ise Çağla’ya kalmıştı. 

İşte Çağla’nın savaşçı ruhu burada yine ön plana çıktı. İkinci setin ilk sekiz oyununda güven bulmuş rakibi tüm silahlarını ve yüksek ritmini ortaya koydu ve bazı anlarda maçın kontrolünü eline alacak gibi gözüktü. Önemli bir oyunda Çağla 0-30 geriye düşmüştü ve Sasnovich hatasız oynuyordu. O anda şapkadan tavşan çıkarır gibi, Çağla mükemmel bir kısa top ile en beklenmedik anda Sasnovich'i gafil avladı. Sonrasında bu kısa vuruşlarını daha sık kullanan Çağla, oyunu daha çok rakibinin “daha az kuvvetli” (çünkü “daha kötü” denilemez) tarafı olan forehand’ine işledi ve iyi kısa çapraz vuruşları olan Sasnovich'i geriden rallilerde kort çizgileri sınırının içinde tutarak o vuruşlarını kullanmamasını sağladı. Sasnovich bir yandan halen yüksek seviye oyununu sürdürdü, servislerinden faydalanmaya devam etti ama o kritik oyunları başarı ile atlatan Çağla da rakibine sete ortak olduğunun adeta anonsunu yapıyordu. 

Ve 5-4 oyunu geldi çattı. Çağla 15-40 öne geçip iki set puanı elde etti. İkinci set puanında normalde oyuna sokabileceği bir return’ü fileye taktı. Ama yılmadı, avantaj elde ederek iki set puanı daha elde etti. Ancak Sasnovich hiç titremedi ve harika puanlar oynadı. Kritik oyunu alarak durumu eşitledi. Tam maç mükemmel bir hale dönüşmüşken yağmur geldi ve 5-5 gibi önemli bir nokta da oyuncular korttan ayrıldılar. Dört set puanından faydalanamayan Çağla bu hayal kırıklığı ile kortu terk etti.


Bu erteleme esnasında anlaşılacağı gibi Çağla’nın morali bozuktu. Setleri eşitleyerek soyunma odasının yolunu tutmak, bir de olduğu maçı kaybetmenin iki oyun eşiğinde olmak vardı. İkincisi olmuştu ve bir daha korta çıkana kadar kendisinin ve antrenörü Can’ın ilk düşünmesi gereken o olacaktı. Taktikleri tekrar değerlendirdiler, pozitif enerji ürettiler ve yaklaşık üç saat sonra Çağla tekrar korta çıktı. 0-0 başlamak ayrı bir şey, 5-5 başlamak ayrı. İlk puandan sanki uzun süredir korttaymış gibi yoğun konsantrasyon gerekiyordu. Çağla bu konuda rakibinden bir adım öndeydi. O oyunda bir backhand, iki de forehand hata yapan Sasnovich, Büyükakçay'ın da hatasız oynayarak kurduğu baskılı oyununa boyun eğdi ve 6-5 geriye düştü. Buna rağmen bir sonraki oyunda yine mükemmel servislerini konuşturan Sasnovich 6-6 yaptı. Tie-break’te ise Çağla’nın son aylarda artan kendine olan özgüveni yine ön plana çıktı. Tie-break’ın neredeyse tamamında uzay tenisi oynayan tenisçimiz rakibinin oyunu zorlamasına ve hata yapmasına neden oldu. 

Son set başladı. İlk oyunda 30-0 geriye düşen Çağla kesinlikle zorlu ikinci seti almanın verdiği boşluğu yaşamadı ve o önemli oyunu (ilk oyunların önemini defalarca vurguladım geçmişte ama tekrar hatırlamakta fayda var) geri çevirerek kazandı. Sasnovich 1-1'de eşitledi ve o sırada yağmur tekrar ciddi şekilde yağmaya başladı. Diğer kortlarda maçlar durdurulmuştu ve 17 no’lu kortun da kayganlaştığı çok açıktı. Çağla maçın durdurulması talebinde bulundu (ki hakemler genelde oyuncuların isteği doğrultusunda hareket eder bu durumlarda) ancak tuhaf bir şekilde hakem bir oyun daha oynanmasına karar verdi. Çağla biraz kafasına takmıştı ve iki basit hata yaptığı oyunu kaybetti. Sonra maç ertelendi. Ta ertesi güne!

Ama bu ertelemede Çağla her ne kadar son oyunu kaybetmiş olsa da çok daha pozitif düşünüyordu ve ilk yağmurdan sonra ki oyunundan memnundu.


Son set 2-1 geride tekrar korta çıktığında hepimiz yine sonuna kadar ucu ucuna giden bir maç bekliyorduk, zira tüm maç öyle gelişmişti. Tenisseverler inanılmaz kalite de bir maç izliyordu, taraf tutanlar ise heyecan içinde hop oturup hop kalkıyordu. İlk oyun Çağla tekrar 0-30 geriye düştü. Ama yine çevirdi. Bir oyunda yine üç tane kısa top ile direk puanları aldı. Önemi büyüktü çünkü Sasnovich o vuruşlara önlem almaya çalıştığından bazen öne doğru girince, Çağla bu sefer derin kesme vuruşlar çıkarıp onu arka ayağında yakalamaya ve hata yaptırmaya başladı.

Fazla uzatmaya gerek yok: ertelemeden geri gelindiğinde Çağla’yı tutanlar eminim “Çağla çıkıp korta ve beş oyun arka arkaya alıp maçı bitirse tam rüya gibi olur” diye kendi kendilerine düşünmüşlerdir, her ne kadar gerçekçi olmasa da. Ama oldu. Rüya resmen gerçekleşti. Çağla klasını gösterdi ve adeta hatasız oynayarak ilk defa ciddi bir üstünlük kurdu. Hatta 4-2 oyununda ilk defa çok zor pozisyonlardan gereğinden fazla risk alarak hata yapan Sasnovich'e umutsuzluk sinyalleri gelmeye başladı.

Ama o da savaşçıydı, o da kaliteliydi, maçı bırakmayacaktı. 5-2’de Çağla 40-15 öne geçip maç puanı yakaladığında heyecanı halinden belliydi. Yine tarih yazmak üzereydi. Sasnovich sonuna kadar Çağla’yı uğraştırdı. İki maç puanını kurtardı ama artık maçı geri çeviremeyecekti.


Maç puanında bile Büyükakçay taktiğine sadık kaldı. Yine kortun ortasından Sasnovich'e forehand'e zorladı ve Belaruslu raket topu fileye taktı. Çağla raketi elinden bıraktı ve sevindi, daha sonra rakibinin elini sıktı ve direkt koçu Can Üner'e gidip sarıldı. Bir engel daha aşılmıştı.

Maç sonrası medya odasında olanlar görülmeye değerdi. Milos Raonic, Richard Gasquet, Dustin Brown gibi yüksek profilli oyuncular 10-15 dakika röportajlarını yapıp gidiyorlardı. Çağla ise 35 dakika boyunca medya mensuplarını sorularını sabırla cevapladı. Tüm bu süre boyunca yakınında olduğum için her konuşulanı dinledim. Çağla ilk defa bu durumda bulunmasına rağmen sanki kırk yıllık bir profesyonel gibiydi. Kendisini ve Türkiye’yi o kadar güzel temsil etti ki medya mensuplarına burada sayfalarca yazsam anlatamam. Gurur duyulacak bir görüntü idi.

İkinci tur rakibi dünya 27 numarası Anastasia Pavlyuchenkova. Çağla’nın öyküsü hiç bitmesin dileklerimizle.