Önce yağmur ile biraz buruk başlayan Pazartesi günü, her geçen saat güzelleşti, ve çekişmeli maçlar ardı ardına gelmeye başladı.  Ama asıl güne damgasını vuran kareler, tenisin güzelliğini ve duygusal kısmını ön plana çıkarttı.  Özellikle hava şartlarının kötü olduğu bir hafta içi günü bile Roland Garros’u dolduran seyirci topluluğu hem bu romantik anlara şahit oldu hem de bir şekilde kendi katkısınıda ekledi.

Bunun en güzel örneği bir numaralı kortta oynanan günün maçı Fransız Julien Bennetteau ile  elemelerden çıkan Arjantin’li Facundo Bagnis arasında geçen maçtı.  4 saat 26 dakika süren maçın beşinci seti 18-16 Bagnis’in galibiyeti ile sonuçlandı.  Ama o uzun sette neler görülmedi ki?  Herşeyden evvel 7-6’dan itibaren masörün her game arası verdiği masajlarla maça ancak devam edebilen Bennetteau’nun kazanma azmi ve seyircilerin pozitif enerjileri ile adeta onu taşımaları gözle görülmeye değerdi.

Buna karşın bir nevi arenada tüm faktörlere karşı tek başına savaşan Bagnis’in arzusuda bir o kadar güzeldi.  Bu maç o kadar ilgisini çekti ki seyircilerin, belli bir süre sonra takma adı ‘bull ring’ olan (boğa arenası) 1 numaralı kort doldu taştı, ve hatta dışarıdaki ‘La Place des Mousquetaires’ – 4 silahşörler meydanı – yanındaki dev ekranın önünde de içeriye giremeyenler bir o kadar daha saha dışından destek verdi.  Seyirciler birçok defa futbol maçlarında görülen ‘wave’ gösterisi yaptılar.  Maç sonunda bu kadar güzelliğe son noktayı iki tenisçi vurdu.  Sevincinden hüngür hüngür ağlayan Bagnis’i, yenilen Bennetteau klas bir hareketle kucakladı ve seyircilere kendisini alkışlaması için işarette bulundu.  İki tenisçi de en son korttan ayrılırken seyircilerin yüksek çiğlik ve alkışları ile uğurlandılar.

İkinci bir güzellik Novak Djokovic ile Joao Sousa arasında geçen maçta yaşandı.  Yağmur nedeni ile maç bir anlığına durmuşken, onun ıslanmaması için yanında şemsiye ile duran top toplayıcı çocuğa yanına gelip oturmasını söyledi.  Aldı şemsiyesini elinden, kendisi tuttu ve çocuğa raketini verdi.  Çok hoş bir sohbete daldılar ve bu yaptığı jest ile Djokovic seyredenlerin büyük takdirini topladı .  En son yağmur durduktan sonra, kalkmadan biraz evvel Djokovic'in elindeki şişe ile çocuğun tuttuğu Perrier şişesini birbirine tokuşturup yaptıkları sohbeti kutlamaları ise Chatrier kortundaki herkesin alkışını aldı.  O top toplayıcının hayatı boyunca unutamayacağı bir anı şampiyon tenisçi adeta ona yaşattı.

Tenisin bir diğer cilvesi ise 17. korttaki İsviçre’li Stefanie Voegele ile Alman Anna-Lena Friedsam arasındaki maçın sonrasında yaşandı. 7-6, 5-3 geriden gelip maçı kazanmayı başaran Voegele mental açıdan çok sağlam bir maç çıkarmıştı.  Biz seyredenler tüm maç geriden oynamasına rağmen bu kadar pozitif kalmasıni, soğukkanlılık ile taktik değiştirmesini ve kazanmanın yollarını aramasını hayranlıkla izlemiştik.  Maçtan sonra ise basın toplantısında bir İsviçreli gazetecinin sorduğu Almanca bir soru üzerine göz yaşlarını tutamadı Voegele ve ağlamaya başladı. Salonda sadece 6-7 medya üyesi vardı ve bir tanesi hariç hepsi İsviçre’li idi.  O sorudan sonra herkes saygı gösterdi genç tenisçiye ve başka hiçbir soru sorulmadan herkes ayrıldı.  Sonradan öğrendik ki ailesinde ciddi bir trajedi yaşanıyormuş şu günlerde.  Daha fazla detay vermek istemedi İsviçreli gazeteciler ve biz de zaten sormadık. Ancak maç esnasında Vogele’nin bahsettiğimiz mental kuvveti bu bilgi ışığında daha da yeni bir boyut kazandı. Zira anlaşıldı ki kendisi hem kortun içinde olanlar ile hem de kort dışında ki faktörlere rağmen kafaca sağlam kalıp kaybettiği maçı geri çevirmesini bilmişti.  Bravo kendisine ve bravo konuyu üstelememe olgunluğunu gösteren İsviçre’li medya mensuplarına.  

Bunun aksi durum ise yaklaşık 2 saat evvel Kei Nishiköri’nin basın toplantısında yaşandı. Aldığı mağlubiyete son derece üzgün olduğu her halinden belli olan Kei Nishikori ise bir gaztecinin “Dünya Kupası’nı kim kazanır sence? Kim favorin?” sorularını cevaplamak zorunda kaldı.  Nishikori’nin pek cevaplama isteği olmamasına rağmen soruyu soran ısrar edince nihayet yetkililer tarafından elinden mikrofonu alındı.

En son dipnot olarak bayanlarda 5 numaralı seribaşı Petra Kvitova ile Zarına Diyas arasında Suzanne Lenglen kortunda oynanan maça olan ilgisizliği düşelim.  Bennetteau-Bagnis maratonu ve Chatrier’de Stanislas Wawrinka ile Guillermo Garcia-Lopez maçı ile aynı zaman rastlayan maç neredeyse bomboş tribünler önünde oynandı.  Maç programının azizliği mi diyelim yoksa bayan tenisinin son senelerde yaşadığı bir izleyici sorunu mu diyelim orası tartışmaya açık.