Her şeyden evvel yazının başlık ile alakası olmayan ve bulutlu, yağmurlu günde bizim içimizi ısıtan maçtan başlayalım. Junior’lar tablosu birinci tur maçında, İpek Soylu rakibinden üstün oynayıp maçını 6-4 6-3 alırken, rakibine karşı her alanda üstünlük kurdu. Hatırlamak gerekir ki korta en son giren oyunculardan biriydi. Yani İpek bütün günü beklenti içinde, hiçbir zaman tam olarak kaçta korta gireceğini bilmeden geçirdi. Ayrıca aydınlık azalmıştı ve ilk üç oyunu yağmur çiselemesi altında oynanan kaygan bir zemin vardı. Bu tip maçlara hazırlanmak kesinlikle kolay değildir. O yüzden en azından kafaca hazır olduğu ve yüksek konsantrasyon ile maçı oynadığı için İpek bravoyu hak ediyor.

Gelelim günün diğer bölümlerine...


Wimbledon ikinci haftanın Pazartesi gününe “Manic Monday” deniyor Wimbledon’a, çünkü bütün dördüncü turlar bugün oynanır ve iki tabloda eşit hizaya gelir, hiç kimse diğerinden bir tür önde olmaz bugünden itibaren.  Ancak bu Pazartesi'nin pek “maniç” geçtiği söylenemez. Wimbledon, Cumartesi günü yarıda kalan ve oynanamayan maçlardan dolayı karar almış ve erkeklerde tablonun alt kısmı ile bayanlarda üst tablonun alt kısmındaki 4. tur maçlarını Salı gününe bırakmıştı. Ondan tam dolu bir tek maç programı yoktu. Ama olan maçlarda günün ilk bölümünde bekleneni vermedi.


Sabah 11:30 (Londra saati) başlayan maçlardan sadece bir tanesi çekişmeli geçti. John Isner ile Feliciano Lopez arasındaki maçın sonucunu tie-break’lerin belirleyeceğini herhalde tenisseverlerin büyük kısmı daha sabah kalktıklarında tahmin etmişlerdi. Öyle de oldu.


18. kortta oynanan ilk maçta Lucie Safarova vatandaşı Tereza Smitkova’yı 6/0 6/2 rahat yenerken müthiş formda idi.  Peki kaybeden Smitkova’ya ne demeli?  Kariyerinde $75,562 para kazanmış olan Smitkova, bu turnuvada dördüncü tura erişerek $200,000 ödüle sahip oldu. Ayrıca WTA Tour’da asıl tablolarda bu haftadan evvel sadece bir maç kazanmış olan, iki sene evvel ilk 500’e, iki ay evvel de ilk defa 200’e giren Smitkova, ayrıca daha üç hafta evvel ilk 1000’in dışındaki bir oyuncuya yenilmişti. Bugün yenilmiş olabilir ama bu kadar beklenmedik bir dördüncü tur Slam oyuncusu acaba var mıdır tarihte?


Tam Centre Court’ta başlayan Eugenie Bouchard – Alizé Cornet ve dünden kalan maçı tamamlayan ve kalitesi yükselen Ana İvanovic – Sabine Lisiçki, ve ilk seti zevkli başlayan Marin Çiliç - Jeremy Chardy maçları ile yeniden güne hareket gelmeye başlamışken bu sefer yağmur geldi ve Centre Court hariç diğer kortlarda öğleden sonra 3:00’e kadar beklemek zorunda kaldık tekrar tenis seyredebilmek için.  Üstü kapanan Centre Court’ta ise Bouchard ve Cornet kalitesi pek yüksek olmasa da çekişmeli bir maç oynadılar.  İlk set tiebreak’te iki oyuncu da hata üstüne hata yaparken en son 3 puandaki hatalar Cornet’den gelince, Bouchard ilk set aldı.  İkinci seti de 3-5’ten geri çevirip 7-5 alan Bouchard çeyrek finale çıktı.  Cornet’nin kıyafetinde bugün ilk defa görülen Boursin reklamı gözlere çarptı. Belli ki Serena Williams’ı yendikten sonra özellikle Fransız gözlerin ona çevrileceğini düşünen Boursin bir hayli çabuk davranmış.


Nihayet yağmur aralığından sonra maçlar şenlendi. İvanoviç ve Lisiçki son sete giderken, Marin Çiliç ve Jeremy Chardy yüksek kalitede bir tie-break oynadılar. Bir yandan Lopez-İsner “ace” festivaline devam ettiler: Lopez maçı 6-7 7-6 7-6 7-5 kazandığında toplam 86 ace atıldı. Çiliç 33 ace ile Chardy’i saf dışı etti. Grigor Dimitrov – Leonardo Mayer maçı dışında geri kalan tekler maçları pek heyecan yaşatmadıkları gibi sona bile ermediler, zira herşeyin üzerine tuz biber ekermişçesine yağmur geri geldi. İlerleyen saatlerde tekrar kortlara dönüldü. Djokoviç, Murray ve Dimitrov favori oldukları maçlarda, her biri birer set zorlansa da, üçü de üç sette kazanmasını bildiler.


Günün en ilginç notu maç sonrası basın toplantılarında geldi.  Arka arkaya hem Stanislas Wawrinka hem İvanoviç üstü kapalı bir şekilde Wimbledon’da maçların programlanma şeklinden ve turnuva organizatörleri ile başhakemin oyuncuların isteklerine kulak vermediklerinden şikayet etti. Wawrinka Cumartesi akşamı bazı junior ve doubles maçlarının ertelenip onun maçının dışarı kortlardan birine konulabileceğini ama bunu söylediklerinde pek dikkate alınmadıklarını ve direk reddedildiklerini söyledi.  “Onlar karar veriyorlar bize boyun eğmek düşüyor” dedi. Aynı şekilde İvanoviç Cumartesi günü maçlarının Centre Court’ta oynanıp bitirilebileceğini ama o korta maçı transfer etmeyi reddettiklerinden şikayet etti. O da aynı şekilde “Birkaç defa Sabine ile gittik söyledik ama hiç dinlemediler” dedi.  Wimbledon’da başhakem ve organizatörlerin dediği dedik. Oyuncuları memnun etmek onlar için ikinci planda.


Gün sona erdiğinde, doğrusunu söylemek gerekirse hep dört gözle beklenen “Manic Monday” belki de turnuvanın en durgun günü olarak kayıtlara geçti.