Dün Novak Djokovic'in Marco Cecchinato'ya dört sette kaybettiği maçtan sonra gerçekleşen basın toplantısı hakkında, özellikle sosyal medyada, o kadar çok şey yazıldı ve çizildi ki, abartılar ile doğrular birbirlerine karışmaya başladı. Orada bulunan biri olarak yaşananları aktarmayı düşündüm.

Yenildikten yaklaşık 5 dakika sonra medya bölümünde bir anons duyuldu: “Novak Djokovic şu anda ana salonda.” Kimse buna hazır değildi zira genelde oyuncular maçtan sonra duş alıyorlar, bazen masaj yaptırıyorlar, belki antrenörleri ile konuşuyorlar ve sonucunda yarım saat sonra, hatta bir saat sonra geliyorlar medya ile konuşmaya. Maç bitiminden 15-20 dakika sonrasından bir buçuk saat sonrasına kadar olabiliyor bu süreç.

Zaten Roland Garros’ta adet şöyle: ilk önce oyuncuların tam olarak kaçta geleceklerinin anonsu yapılır, sonra salona doğru yola çıktıklarında terkar “gelmek üzere” olduklarına dair bir anons yapılır, bir ya da iki dakika sonra “şu anda salona girmekte” diye üçüncü bir anons daha yapılır. Zaten basın mensupları o zaman kadar gelmiş bulunurlar salona.

Novak belli korttan çıkar çıkmaz hiç beklememiş, oyunculara mecburi olan maç sonrası basın toplantısını yapıp bitirmek istemiş ve bir hayli de çabuk yürüyüp gelmişti (Suzanne Lenglen’den medya bölümünün olduğu Philippe Chatrier kortuna zaten çabuk yürüseniz ancak beş dakikada gelirsiniz). Dediğim gibi hemen bitiverdi medya bölümünde. Anons yapanlar ve moderatörler de belli gafil avlanmıştı, çünkü onların bile haberi yoktu. Ondan ilk iki anons hiç yapılmamış oldu ve direk üçüncü anons ilk anons olarak yapıldı. Medya bölümünün ikinci katında bulunan salona geçmek için her yerden medya mensupları acele bir şekilde salona varmak için yola koyuldular.

İkinci bir kaos o an yaşandı. Novak oyuncuların medya bölümüne geldikleri kapıya en yakın olan 2 numaralı salona hemen geçti. Belli ki köşeyi dönüp ana salona geçilen koridordan bile yürümek istememişti. Bir anons daha yapıldı o an “Novak Djokovic şu an 2 numaralı salonda” diye. Ana medya salonuna yerleşmiş olan 50 kadar medya mensubu ne yapacaklarını şaşırdılar, çünkü o an orada bulunan ve Novak’ı bekleyen moderatör “yanlışlık var, kalın burada” dedi. Aynı anda bir gazeteci oraya geldi ve “Novak iki numarada şu an ve bekliyor, pek memnun gözükmüyor” dedi. Moderatörde ne diyeceğini şaşırmışken birden herkes kalktı ve oluk gibi Novak’ın bulunduğu odaya geçmeye başladı.

İki numaralı oda ana salondan bir hayli daha küçük. 100 civarı medya mensubu oraya girip sıkışana kadar bir kaos yaşandı. Novak oturmuş, kafasını eğmiş aşağıya doğru bakıyordu bu esnada. Halen ter içinde idi ve maç kıyafeti üzerindeydi.

Novak için hazırlanmış ana salondan beklenmedik şekilde o gün kullanılmayan iki numaraya geçilince Roland Garros’un medya iletişim sorumluları da tamamen hazırlıksız yakalanmış oldular. Odada ne ışıklar yanmıştı, ne de mikrofon ve kaydetme cihazları açıktı. Yani toplantının görsel videosu çekilemeyecekti ve hatta transcript yazmak için hiçbir şey hazır değildi. Ama Novak’ın beklemeye hiç niyeti yoktu ve o kaos içinde hemen sorulara geçildi.

Sıpr raketin halinden bir hayli gergin olduğu belliydi. İlk soruya sakin olabildiğince cevap verdi. Rakibini tebrik etti ve kendisinin dördüncü sette 4-1 öndeyken fırsatı değerlendiremediğini ve daha sonra diğer fırsatları kaçırdığını da söyledi.

İkinci soru bir İngiliz basıncıdan geldi. Onun savaşçı kimliğinin sorgulandığını ama bugün kaybetmesine rağmen o kimliğinin geri geldiğini herkese gösterdiğini ve bu konuda ne düşündüğünü sormaya çalışırken, daha sorusunu bitirmeden Novak “şu anda soyunma odasına geri geldim, geri geldiğim yer o,” dedi.

Daha sonra gelen birçok soruyu “bilmiyorum,” “cevap vermek istemiyorum” veya “bu konuda konuşmak istemiyorum” türünde cevaplar ile kısa kesti. Zaten soruların bir kısmında soruyu soran henüz cümlesini bitiremeden Novak cevaplıyordu. Tansiyon bir hayli yüksekti herkesin içiçe sıkıştığı salonda.

O sıralarda biri “ilk çim kortta ne zaman oynayacaksın?” diye sordu. Ona da kısa bir şekilde “bilmiyorum, çim kortta oynayacak mıyım bilmiyorum,” diye cevap verdi. İki soru sonra biri daha “çim kortta oynamayacağını söyledin demin...” diye başladı ama Novak onu da yarıda kesti ve “Bilmiyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Korttan şimdi geldim. Kusura bakmayın, cevap veremem” dedi. O konuşurken soruyu soran da cümlesini “Peki Wimbledon...” şeklinde tamamlamaya çalışıyordu.

Birisi “bu turnuvada iyi bir geri dönüş yapabilmek için çok çalıştın. Bu yüzden daha fazla bir hayal kırıklığı yaşıyor musun?” diye sordu. Novak “Yeah” dedi.

Bütün bunları söylerken Novak genelde yere bakıyordu, arada sırada konuşanın gözüne bakıyordu. En son biri “bu yenilgiden sonra toparlanıp bir sonraki turnuvaya hazırlanmak için ne yapmayı düşünüyorsun?” diye sordu. Novak “Bilmiyorum. Şu anda tenisi düşünmüyorum” diye cevaplandırdı.

Sonra moderatör Sırpça sorulara geçileceğini söyledi. Genel olarak bu dendiğinde sadece İngilizce konuşanlar ve oyuncunun ana dilini bilmeyenler salondan çıkarlar. Ufak bir süre onların çıkması beklenir. Ama bu sefer (ilk defa gördüm bunu) moderatör herkese yerinde kalmasını ve sabretmesini söyledi. Sırpça sorulardan sonra herkesin beraber çıkmasını ve bu şekilde vakit kaybedilmemesini istedi.

Sırp basın mensubu bir soru sordu ve ona da Novak kısa bir cevap verdi. İkinci sorusunu ise daha bitiremeden yine kısa birkaç kelime ile cevapladı. Moderatör “başka soru var mı?” diye sordu. Sorduktan sonra iki saniye ya geçti ya geçmedi, Novak kalktı ve salondan hızla çıktı.

İşte her şey böyle cereyan etti.

Şahsi yorumumu buradan sonrasına ekleyeyim.

Sonradan yazılan transcript’ler tamamen bazı mensupların kendi telefonları ile kaydettiklerini dinleyip yazılanlar. Gorsel olan bir klipte Roland Garros'un profesyonel ekibinin çektiği görüntü değil (zaten kesilmeler var bazı bölümlerinde). Olanları tam yansıtmıyorlar çünkü her denilen duyulmuyor çünkü bazen Novak ve soru soran aynı anda konuştular. Mikrofon olduğu zaman orada çalışan profesyoneller bunları ayırt edip transcirpt'lere yanıştabiliyorlar ellerinden geldiği kadar. Bu sefer bu imkan yoktu, zaten onlar orada bile değillerdi. Odada teknoloji adına hiçbir şey çalışır durumda değildi. Oyuncuyu dinleyip anında tercüme edenlerin olduğu bölümler bile kapalı ve karanlıktı. Gördüğüm en kaoslu basın toplantılarından biriydi.

Novak'ın Wimbledon ve çim kort konusunda verdiği cevapları ciddiye alanlar odadaki atmosferi ve Novak'ın ruh halini görmezden gelmeyi tercih edenler. O an Novak ağzına ne kolay gelirse söylüyordu. Kısa cevaplar ile toplantıyı bitirip oradan çıkmaktan başka niyeti yoktu. Bu çok belliydi. Bu toplantıda bulunup çim kort sezonunu veya Wimbledon'u pas geçebileceğini haber yapanların pek samimi davrandıklarını düşünmüyorum.

Novak’a gelince, yenildiğinden dolayı moralinin bozuk olması gayet doğal. Hatta kırgın veya kızgın olması da anormal olmadığı gibi hissetikleri aslında her tenisçinin maça ortak olacağını düşündüğü anda birden yenilince yaşadığı duygular. Novak’ın burada hatası, yeterince sakinleşmeden, kendine gelmeden, sakin kafayla olanları değerlendirme fırsatını kendine vermeden basın toplantısına çıkması idi. İyi bir görüntü vermedi ve emrivaki davranarak medya mensuplarından tutun Roland Garros medya ilişki bölümünde çalışanlara kadar herkesi zor durumda bırakması eminim iyi bir izlenim bırakmadı. Tabii denilebilir ki “maçtan daha yeni çıkmış, hayal kırıklığı içinde, bunları mı düşünecek yani?”

Evet, her ne kadar yapmaları gereken en sıkıcı şeylerden biri olmasına rağmen, oyuncuların bunları da düşünmeleri lazım. Çünkü mesleklerinin bir parçası. Her maçtan sonra basın toplantısı yapacaklarına dair direktif alıyorlar ve imza atıyorlar. Zaten bu yüzden Novak’ın bir saat kadar bekleyip yapması daha sağlıklı olurdu, çünkü o zaman bunları düşünme imkanına, başına neler diyeceğini hakkında daha sağlıklı fikirlere sahip olacak vakti kendine tanımış olurdu.