“Korku” kelimesini muğlak bir şekilde kullanıyorum, zira Serena Williams’ın Wimbledon’da kaçıncı seri başı olması (veya olmaması) kararının altında herkesin içinde yatan tedirginliklerin bilinçaltı olsa da göz önüne alındığına eminim.

 Wimbledon komitesi hem “Serena tribünü”nden gelecek tepkileri hem de öbür oyunculardan gelebilecek tepkileri dikkate almak zorundaydı. Diğer iddialı isimler, onunla erken turda karşılaşma tedirginlikleri ile bu kararı bekliyorlardı. Serena’nın kendisi ise turnuvanın iddialı isimlerinden biri ile erken oynama ihtimalinden çekiniyordu**.

Bu heyecanlı bekleme nihayet komitenin Serena’yı 25 numaralı seri başı olarak ilan etmesiyle sona erdi. Adil karar mıydı tartışılır ama ilk tur rakibi Arantxa Rus’un bu gelişmeden nasibini en çok alan oyuncu olduğu muhakkak. Seri başı olmayan bir oyuncunun tabloya baktığında genelde aklından ilk geçen sorulardan biri “Seri başına düştüm mü?” olur. Rus düştüğü gibi bir de efsane bir isimle ve de büyük ihtimalle efsane bir kortta oynayacağını öğrendi. Şöyle düşünün: Siz onun yerinde olsanız Serena ile Centre Court veya Court no.1'de mi oynamayı tercih ederdiniz, yoksa onun daha üstünde seri başı olarak görünen Mertens (15), Kasatkına (14), Osaka (18), Sevastova (21), Strycova (23) gibi isimlerden biri ile yan kortlardan birinde mi karşılaşmayı tercih ederdiniz? Veya muhtemel üçüncü tur rakibi Elina Svitolina (5) yerinde olsaydınız, Serena’nın başka birine gidip sizin ilk sekiz seri başından biri olarak üçüncü turda başka bir seri 17-32 arası seri başı ile eşleşmeyi mi tercih ederdiniz?


KOMİTENİN KARARI ADİL

Komite alabileceği en adil kararı aldı. Herkesin mutlu olmayacağı kesindi. Ancak bu sene sadece iki turnuva oynamış ve sonuncusunda dördüncü tur maçına çıkamamış olan Serena’yı ilk 8 seri başı yapamazlardı. Sene boyunca o turnuvadan bu turnuvaya gidip, puanlar toplayıp, alın teri ile sıralamada ilk sekize giren bir oyuncunun hakkı yenmeden bu yapılamazdı. Serena'yı seri başı yapmama opsiyonları da yoktu. O zaman Svitolina gibi biri henüz ilk turda Serena ile karşılaşabilirdi (2017 Amerika Açık ve Halep-Sharapova maçını hatırlayalım). Roland Garros’ta Sharapova’ya karşı maçtan çekilmeden evvel Serena’nın maç eksiği olan hali ile bile Julia Goerges (11) ve Ashleigh Barty (17) gibi iki seri başını safdışı ettiğini unutmayalım. Alınan karar mümkün olduğu kadar herkesi memnun etti.

 Gerisini Arantxa Rus düşünsün.

(**) İnsanların kafalarından geçeni tabii ki kesin bilemem ama bu tip düşüncelerin akıllarında oluşmaması neredeyse imkansız.