En büyük şok:
Elemeden gelen WTA 124 numara Jana Cepelova'nın Roland Garros şampiyonu Garbine Muguruza'yı ikinci turda elemesi büyük şok dalgası yarattı. Ancak birkaç gün sonra Amerikalı Sam Querrey, yağmur nedeni ile iki gün süren maçta son dört slam turnuvasının şampiyonu Novak Djokovic'i dört sette mağlup edince tüm haber bültenleri bu flaş haber için hemen başlık aramaya koyuldu. Querrey ilk seti tie-break ile aldığında kimse halen kazanabileceğine inanmadı. İkinci sette ise Djokovic'in oyunu düşünce ve Querrey adeta elini kolunu sallayarak ikinci seti 6-1 aldığında alarm zilleri çalmaya başladı. 

Wimbledon'da önceden Novak'ın ilk iki seti kaybedip maçı aldığı olmamış değildi. Henüz geçen sene Kevin Anderson'ı bu şekilde yenmişti. Ama bu sefer durum biraz değişikti. Novak kötü gidişe dur diyemediği gibi maç ilerledikçe performansı düşüyordu. İki set geriye düştü ama yağmur imdadına yetişti, maç bir sonraki güne ertelendi. Genel görüş yağmurun Novak'a iyi geleceği, bir gece düşünme vakti bulacağı, ekibi ve Boris Becker'in onu uyandıracağı ve aynı şekilde Querrey'nin ise belki aynı ritmini bulamayacağı yönünde idi. 

Nitekim Djokovic ertesi günü üçüncü seti rahat kazandıktan sonra dördüncü setin can alıcı 4-4 oyununda Querrey'nin servisini kırınca artık Amerikalı'nın kazanacağına inanan hemen hemen kimse kalmamıştı. Novak'ın çok kötü bir 5-4 oyunu oynayacağı ve 6-6'da tie-break'in son bölümlerinde yine alışılagelmişin çok dışında hatalar yapacağı kimsenin aklına gelmemişti. Ama oldu ve Querrey, Djokovic'i 7-6 6-1 3-6 7-6 yenerek ilk haftanın en çok yankı uyandıran şokunu tenisseverlere yaşattı.

En hoş hikaye:
Kadınlarda WTA 225 numara Julia Boserup'ın slam turnuvalarında hiç ana tablo oynamamış olmasına rağmen Wimbledon'da elemeden gelip asıl tabloya girmesi, iki tur geçmesi ve kariyerinde toplam kazandığı parayı bir haftada üçe katlaması ve bunları yaparken bir yandan üniversite ödevi olarak pazar gününe harıl harıl bir muhasebe projesi tamamlamaya çalışması hoş bir hikaye.

Fakat bu ve diğer ilginç hikayeler Marcus Willis'in başarısının yanında sönük kaldılar. Annesinin evinde yaşayan ve kulüp tenisi oynayan ATP'nin 772 numaralı oyuncusu Willis, Wimbledon elemelerine katılmak için yapılan ön eleme turnuvasından çıktı, elemelerde üç tur geçti, bir de asıl tabloda ikinci tura yükseldi. Sonucunda, rüyalarında ancak görebileceği bir şeyi gerçekleştirdi. Roger Federer ile Centre Court'ta maç oynadı. Bu anın tadını sonuna kadar çıkaran Willis mağlup olmasına rağmen hem seyredenleri hem Federer'i bir hayli eğlendirmeyi ihtimal etmedi.

En rahat dörcüncü tura çıkan:
Milos Raonic, Roger Federer, Jiri Vesely, Andy Murray hiç set kaybetmeyerek dördüncü tura çıkan erkek oyuncular. Aralarından Murray oynadığı hiçbir sette tie-break bile oynamak zorunda kalmadı, sadece bir defa 7-5'lık set kazandı. Kadınlarda ise 6-4'ten daha zor bir set oynamamış olan Simona Halep ikinci haftaya fiziksel açıdan çok taze giriyor. 

En etkileyici geri dönüş:
İlk haftada maç puan(lar)ından çevirip kazanan birden fazla oyuncu vardı. Kadınlarda çiftler partneri Bethanie Mattek-Sands'i ilk turda yenerken üç, Jana Cepelova'yı üçüncü turda yenerken bir tane maç puanı kurtaran Lucie Safarova; Heather Watson'ı yenerken de üç maç puanı kurtaran Annika Beck bu oyunculardan ikisi. John Isner'a karşı da son set 16-15 gerideyken maç puanı kurtaran Jo-Wilfried Tsonga da maraton mücadeleyi 19-17'lik final setiyle kazandı. 

En etkileyici geri dönüş ise kanaatimce Denis Istomin'den geldi. Kevin Anderson'a ilk seti 6-4 veren Özbek raket, ikinci seti yedi set puanı atmasına rağmen tiebreak'te 15/13 vermekten kurtulamayıp 2-0 geriye düştü. Çoğu tenisçinin çöküş yaşayacağı bir noktada kendini motive etmesini bilen ve maçı çevirip beş sette kazanan Istomin'e şapka çıkarmak gerekir.

Organizasyonun en başarılı yaptırımı:
Wimbledon organizasyonunun yağmur esnasında biletli seyircileri bilgilendirme ve onları ön planda tutmaları takdire değerdi. Bu konu üstünde daha detaylı bilgi bir evvelki yazımda.

Organizasyonun en başarısız yaptırımı:
Yine Wimbledon organizasyonunun bir sonraki günün programını açıklamakta mütemadiyen gecikmeleri. Cuma günü saatler 22:00'yi gösterdiğinde hala bir sonraki günün programını açıklamamış olan Wimbledon'a sosyal medyada oyuncular bile tepki gösterdiler. Caroline Garcia, Yulia Putintseva, Yanina Wickmayer ve Kristina Mladenovic şikayetçi olan tenisçilerden sadece birkaçıydı. Cumartesi programı açıklandığında, bazı oyuncular 12 saat sonra maç oynayacaklarının haberini aldılar.

Adına kural konma şansı en yüksek olan oyuncu:
John Isner, 2010'da Nicolas Mahut ile oynadığı maraton maçı beşinci sette 70-68 skoru ile kazanınca rekor kitaplarına geçmişti. Geçen sene üçüncü turda Marin Cilic ile yine beşinci sette uzatmalara gitmiş ve 12-10 yenilmişti. Pazar günü ise yeniden beşinci setin uzatmalarına giden bir maç ve yine başrolde Isner vardı. Bu sefer Tsonga'ya 19-17 yenilmekten kurtulamadı. Eğer Wimbledon yönetimi beşinci sette tie-break oynama kararı alıp adını "John Isner kuralı" koyarsa kimse şaşırmaz.

Tenisçilerinden en memnun vatandaşlar:
Amerikalılar: Pazartesi dördüncü tur maçları oynanacağı zaman altı Amerikalı birden raket sallayacak. 2004'ten beri ilk defa bu kadar çok Amerikalı oyuncu ikinci haftaya kaldı.
Fransızlar: Erkeklerde 87 senedir ilk defa son 16'ya dört oyuncusu kaldı. Gasquet ile Tsonga birbirleriyle oynayacaklarına göre en bir Fransız garanti çeyrek finalde olacak.

En tuhaf kontrast:
Alt yapısından oyuncu üretme becerisi yüksek olan Fransız tenisini bu hafta genç erkeklerde beş oyuncu temsil edecekken, genç kızlarda bırakın asıl tabloyu, eleme tablosunda bile bir tane Fransız yok.

En samimi cevap:
Nick Kyrgios'un bazen yaptığı tuhaf açıklamaları hakkında ne düşündüğü sorulduğunda Andy Murray her zamanki samimiyeti ile medya mensuplarına "çünkü siz onu kızdırıyorsunuz" demesi. Andy, "Başka oyuncular neler diyor, ama siz onun bir cümlesine takılıyorsunuz" diye de ekledi.

En yüksek sesle bağıran:
Albert Ramos-Vinolas'a karşı son setin kritik anında hakem kararı aleyhine işleyince çılgına dönen Victor Troicki'nin eline bu kategoride kimse su dökemez.

Haftayı en zavallı şartlarda geçiren:
Wimbledon'ın meşhur bilet kuyruğu olan "The Queue"da, yağmura çamura aldırmadan gündüz ve gecelerini geçiren tenisseverler. Bu konuda detaylı yazımı bir sonraki dergimizde okuyabilirsiniz.

En sessiz ve derinden giden:
Erkekler tablosunda dördüncü turda Jiri Vesely diye bir oyuncu var. Ama Wimbledon'ı izleyen kaç kişinin onun orada olduğundan haberi var orasını ne siz sorun ne ben söyleyeyim.