Roger Federer, Wimbledon çeyrek finalinde Marin Cilici 6-7 4-6 6-3 7-6 6-3 yendikten dakikalar sonra Wimbledon resmi sitesine eklediği haberde “Extraordinary. Exhausting. Exhilarating” başlığını kullanıyordu. Hakikaten alışılmışın dışında, nefes kesici bir maç oldu. Ama maçı büyüleyici kılan, tenisin kalitesinden ziyade tecrübeli bir efsanenin çok da iyi oynamamasına rağmen, imkansız gibi gözükeni başarması idi.


Maçtan evvel sosyal medyada ilk setin çok büyük önem taşıdığını yazmıştım. Zira tamemen kapalı kutu bir maçtı. Federer çeyrek finale rahat adımlar ile gelmiş ama son senelerin en avantajlı tablolarından birinden faydalanmıştı. Stuttgart ve Halle’deki performansları pek iç açıcı olmamış, Wimbledon’da ise tam test edilmeden bugüne gelmişti. Ayrıca sakatlıktan yeni dönmüştü. En son oynadığı beş setlik maçı bulabilmek için 2014 senesine geri dönmek gerekiyordu (2014 Amerika Açık). 


Cilic de aynı şekilde pek zorlanmadan çeyrek finale çıkmış (Stakhovsky maçında ikinci set sonunda tehlikeli bir 10 dakika yaşamış olsa da), dolayısıyla form yakalayıp yakalamadığı tam olarak anlaşılmamıştı. Ancak şu biliniyordu ki Cilic tepedeki raketleri zorlayabilecek bir oyuna sahip olduğunu çoktan kanıtlamıştı. İşte bu sebeplerden her türlü skora açık ve ilk setin büyük önem taşıyacağı bir maç olacaktı.


Maçtan evvel Federer ilk seti alırsa fazla zorlanmadan kazanır diye düşünmüştüm ama Cilic alırsa maçın uzun bir düelloya dönebileceğini düşündüğümü ifade etmiştim. Aslında haksız çıkmadım fakat maçta bazı olacakları o anda hiç aklıma getirememiştim.


ÜST ÜSTE HATALAR

İki oyuncu da servislerini alarak ilk set tie-break’ine geldiler. Cilic ilk 5 puanı üstün oynayarak farkı hemen açtı ve bu avantajın bir bölümünü sonraki puanlarda kaybetse bile, ilk seti lehine kapamasını bildi. Evet artık şüphe kalmamıştı, maç ortada idi, çekişmeli olacaktı. Ancak ikinci setin erken bölümlerinde tehlike çanları çalmaya başladı İsviçreli raket için. Servisini erken kaybetti ve Cilic gittikçe arka çizgi vuruşlarında tempoyu yükseltti. Tuhaf olan, uzayan tüm raliler, her ne kadar bunlardan fazla olmasa da, Federer’in basit hataları ile sonuçlanıyordu.


Bir diğer problem yaratan durum ise Federer’in hemen servisten sonraki vuruşa hazır olmamasıydı. Cilic'in sert return’lerinde çok hata yaptı. Ayrıca ikinci sette Federer’in ilk servis yüzdesi bir hayli düştü. Yani hayatı ilk seti verdikten sonra Federer geri gelmeye çalışırken seviyesi bir basamak daha düşmüştü. Halbuki Cilic sağlam maç çıkarmasına rağmen 2014 Amerika Açık’ı kazandığı seviyede değildi. Hatta bir servis oyununda iki çift hata ile 0-30 geriye düşmüş ama Roger’ın arka arkaya hataları ile servisini tutmayı başarmıştı. İlk sette ise zaten tek servis kırma şansı Federer’in eline geçmişti. Cilicin oyunu öyle başa çıkılmaz bir seviyede değildi. Ama Federer bir türlü kaliteyi yükseltemedi geri oyununda. Zaten maçtan sonra Cilic de Federer’in tam formunda olmadığının farkında olduğunu söyledi: “Çok iyi oynadı sonra ama geri çizgisinden hata yapıyordu, hatta dördüncü setin tie-break’inde bile hataları oldu.”


Üçüncü set 3-3’e kadar aynı senaryo devam etti. Yedinci oyunda 0-40 geriye düşen Federer, o puanda tekrar Cilicin sert gelen return’üne zar zor arka ayağının dibinden yarım vole ile cevap verdi. Top kıl payı filenin üzerinden geçti ve Marin için rahat bir kısa top oldu. Hırvat raket fileye yaklaşma vuruşunu kaçırarak ilk ciddi hatasını yaptı. Maç sonrası konuşmasında en üzüldüğü 2-3 puandan birinin bu olduğunu belirtecekti. İlk iki seti almış, ritmini bulmuş durumdaydı ve o an güvenini kaybetmiş olan Federer’e karşı 4-3 öne geçip servis atsaydı belki de perdeyi kapamış olacaktı.


Aynısını 2009 Roland Garros’ta Federer, Tommy Haas ile oynadığı çeyrek final maçında yaşamıştı. Benzer bir durumda, iki set geride iken, üçüncü set bir servis geriye düşecekken, tam servis kırma puanında çizgiye bir forehand ile direkt puan kazanmıştı ve oradan maç dönmüştü. Federer maç sonrası açıklamasında Haas maçının aklına geldiğini itiraf etti. Federer oyunu çevirdi ve 4-3’lük üstünlüğü yakaladı.  Ama Haas maçında olduğu gibi bundan sonra onu açılmayacaktı.


ÇILGIN TIE-BREAK

Üçüncü seti 6-3 kazandıktan sonra, dördüncü sette 4-5 ve 5-6 oyunlarında iki defa maç puanı kurtaracaktı. Tie-break’te 6/4 öne geçen Federer ilk set puanında rahat bir fileye çıkma vuruşunu dışarı atıp yeniden kendisini maç puanı geride bulunca Roger taraftarları tekrar nefeslerini tuttular. Federer onu da kurtarıp tie-break’i 11/9 kazanınca Centre Court çılgın bir şekilde gürledi. Son set ise ibre artık tersine dönmüştü. Federer belki de turnuvada şu ana kadar gösterdiği en iyi performansını yakaladı. Bir kere servis kırarak beşinci seti 6-3 kazandı ve yarı final vizesini aldı.


Federer kazandı evet, ama bugün oyunundan ziyade şampiyon kimliği ile ön plana çıktı. Zaten şampiyonların bir kalitesi de bu değil mi? Çeşitli faktörler aleyhine işlerken, oyunu çevirmesini bilip, sonuca gidebilmek. Aslında bugün Federer tabiri caizse “direkten döndü” (şans ibresinin biraz kendinden yana olduğunu Roger defalarca ifade etti maç sonrasında) ama maçın en önemli anlarında baş role çıkan, genelde çok az dikkat edilen, ama istatistiklere bakıldığında elit tenisçilerin mütemadiyen liderlik yaptığı bir vuruştu: ikinci servis. İki maç puanında riskli ikinci servisler atma cesaretini gösteren Federer mükafatını da aldı. İkisinde de Cilic dengesiz yakalandı ve hata yaptı. Ayrıca Federer tie-break’te de ikinci servislerde risk almış, hatta bir tane ace bile atmıştı.


Dile kolay, bu kadar riskli ikinci servis atmasına rağmen beş setlik maçı Federer hiç çift hata yapmadan geçti. Lafı biraz daha uzatayım hatta müsaadenizle: Federer’in tüm Wimbledon turnuvası boyunca yaptığı çift hata sayısı sadece iki ve ikinci servislerde attığı ace sayısının altında. Şampiyon tenisçiler bu detaylarda meydana çıkıyor. Tim Henman BBC’de çok güzel özetledi: “Federer bugün arzusu ile kazandı, oyunundan dolayı değil” dedi. O da olmasaydı ne olacaktı? O senaryoyu düşünmek bile istemedi Federer basın toplantısında. “Uçak bileti rezervasyonu yapmaktansa şu anda burada olmayı tercih ederim” diye kesip etti.


ŞAMPİYONLUK İŞARETİ OLABİLİR

İsviçreli yıldızın yarı final rakibi Milos Raonic olacak. Bugün beşinci sette oynadığı oyun seviyesini tüm maça, hatta kalan iki maçının tamamına yayması gerekecek. İki tam maçı yüksek viteste oynayabilir mi? İşte benim için en büyük soru işareti bu. Çünkü sakatlığından beri bunu henüz gösterebilmiş değil. Ama herhangi bir tenisçiden bahsetmiyoruz ve her geçen maç performansını yükselten bir şampiyondan bahsediyoruz. Şuna iddiaya girerim: Olur da Wimbledon’u kazanırsa, seneler sonra Federer’in 18. Major zaferi konuşulurken, en çok bu Cilic galibiyeti hatırlanacak.