2004'ün mart ayında başlamış bu rekabet. Miami’deki ilk maçları hariç, 12 seneyi aşkın bir süredir hep turnuvaların son günlerinde karşılaşan Roger Federer ve Rafael Nadal, bir Majör turnuvanın finalinde daha kozlarını paylaşacaklar. İkisi için de 2015’ten beri “artık bitti” sözü bol bol kullanılmasına rağmen, her zaman olduğu gibi kendilerine inanmayanları haksız çıkardılar.

Taktik açısından ne yazabiliriz ki bu maçta? Senelerdir yüzlerce defa tekrarlananların okuyucuların önüne ancak kelimeleri değiştirerek sunabiliriz. Bunları “ezberlenenler” kategorisi altında kısaca toplayacağım. Daha sonra en son 2015’te oynadıkları Basel finalini göz önüne alarak ufak bir olası değişiklikten “Ayarlar” kategorisinde bahsedeceğim. Son olarak da “bilinmeyenler” kategorisinde sadece bu maça mahsus unsurları göz önüne alacağım.

EZBERLENENLER
Rafa’nın bu maça (ve ikisinin belki her maçına) favori olarak çıkmayacağına inanan herhalde ya başka boyutta yaşıyordurya da duygusal taraftar gözü ile bakıyordur (yani kötümser Rafa aşıkları veya inanarak pozitif enerji arttırmaya çalışan Roger taraftarları). Kariyeri boyunca Nadal’ın aslında çok sade ve net olan formülüne bir çözüm getirememiş olan Federer (ki kendisi bu konuda yalnız değil), Majör’lerde dokuz seneyi aşkın bir süredir İspanyol rakibine boyun eğmekte. İki ana niteliğe dayalı bu oyunun üstünden İsviçreli raket en son 2007 Wimbledon’da gelebilmişti. Nedir bu Rafa’nın planındaki bu iki nitelik? Bilmeyen kaldıysa özetleyeyim. 

Birincisi servisleri yüksek yüzde ile Federer’in backhand’ine atmak, gelecek olan slice return’lere atak yaparak puan kontrolünü baştan ele almak ve forehand’ler ile Federer’i geri çizgiye mahkum edip kendi oyununu ona dayatmak. İkincisi geriden oynana rallilerde, solak olmanın verdiği avantajı kullanıp, forehandiyle Federer’in backhand’ine yüksek spin ile oynamak ve hataları arka arkaya toplamak. Nadal’ın spin hızının ve kuvvetinin başka kimsede olmadığını tekrar vurgulayalım. İşte bu kadar, uzatmaya gerek yok. Puan esnasında oluşabilecek diğer tüm taktikler bu iki ana niteliğin uzantıları.

AYARLAR
Oynadıkları son maç olan Basel turnuvası finalinde Federer seneler evvel yapması gereken bir ayarı nihayet yaptı. 2015’e hazırlanırken Dubai’de sezon öncesi antrenmanlarında buna özen göstermeye başladığını İstanbul’da bizlere söyleyen Roger, backhand return tarafında spin veya drive vurmaya yönelmişti. Ne pahasına olursa olsun return’lerde slice vurmadan topu oyuna geri sokma boyutunda ilerleme yapmaya kararlıydı. Büyük ihtimalle kafasında Rafa vardı bunu yaparken. Zira diğer her oyuncuya karşı çoğu zaman avantaj olan slice return, aksine Rafa’nın karşılamayı sevdiği vuruşlardan biri olduğundan bu alçak ve derin olmayan toplar ona leblebi gibi geliyordu.

İsviçreli raket bu çalışmanın meyvelerini Basel’de topladı. 61 tane backhand return vurduğu maçta sadece iki defa slice return yaptı. Zaten o iki puanı kaybetti. Ama tam 59 kez, hata yapmak pahasına bile olsa, İspanyol raketin backhand’ine yolladığı servisleri ya spin ya da drive kullanarak geri çevirdi. Nadal birçoğunda beklediği kısa top gelmeyince gerileyip vurmak zorunda kaldı ve bir sonraki vuruştan itibaren Federer istediği puan içi agresif oyununa geçebildi. Bu şekilde yukarıda bahsettiğimiz Rafa bulmacasının iki ana niteliğinden birine bir nebze çözüm getirebilmişti. Finalde aynısını deneyeceğini tahmin ediyorum.

BİLİNMEYENLER
Bu kategori taktik dışı unsurlar ağırlıklı.  Bunlardan önemli olanları hava şartları ve oyuncuların fizik durumları. Pazar günü Melbourne’da yağmur yağma ihtimali var. Yağmurun maç saatine denk gelip kortun üstünün kapanmasının Federer’e fayda getireceğini herkes kabul eder sanırım. Ne kadar sakin şartlarda oynanırsa o kadar iyi İsviçreli raket için.

Oyuncuların fizik ve kondisyon durumlarını tahmin etmek ise daha zor. Hem Federer hem Nadal yarı finallerde ve erken turlarla beraber ikişer adet beş setlik maç oynadılar. Özellikle Nadal’ın Dimitrov’u yendiği, beş saate yakın yarı final maçı fizik açısından bir hayli “yük dolu” maçtı. Bu konuda örnek olarak 2009 Avustralya Açık örneğini gösterip Nadal’ın etkilenmeyeceğini söyleyen çok.  Şahsen onlar kadar emin değilim. O sene Nadal yine yarı finalde Fernando Verdasco’yu uzun bir maçtan sonra beş sette yenmiş ve finalde, Federer’den bir gün daha az dinlenmesine rağmen, yine beş sette zafere ulaşmıştı. 


Aynı gelişme burada da mevcut Rafa acısından. Ancak sekiz sene evvelki, form ve güven düzeyi doruklarda olan Nadal’ın bugünkü durumda bir model olarak kullanılması biraz aldatıcı. Ne Rafa’nın o zamanki form durumu mevcut, ne de 22 yaşında. Tekrar beş sete uzayabilecek çekişmeli bir maçta, puanlar uzadıkça kondisyon probleminin baş gösterebilme ve İspanyol raketin oyun seviyesinde düşme ihtimalini göz önünde bulundurmamak kanımca gerçekleri göz ardı etmektir.

Aynı durum Federer için de geçerli. Şahsen Roger’ın altı aydır turnuva oynamadığının tenisseverler ve yorumcular açısından ne kadar az önemsendiğini hayretle gözlemliyorum. Buraya kadar iki tane beş set yaparak gelebilmesi bile mucize ama konu Federer olunca belki mucizelere alışıldığından, bu unsur hak ettiği dikkati çekmiyor. Roger için kondisyondan ziyade fizik durumu bir soru işareti. Uzayan dört veya beş setlik bir maçta, dizinde veya baldırında acının baş göstermesi uzak bir ihtimal değil. Önceki maçlara göre koşacağı kilometre sayısının ciddi biçimde artacağı gerçeğini kabul edersek Federer taraftarlarının kafalarının bir köşesinde bu ithimalin maç boyunca bir endişe teşkil edeceği muhakkak. Zaten bu gibi sebeplerden dolayı her iki oyuncu içinde bu kategoriye “bilinmezler” adını taktım. Sanırım her tenisseverin gönlünde olan iki oyuncunun da hiç problem yaşamadan maçı sonuna kadar götürmesi.

Turnuva boyunca bahsedilen kort hızı faktörünün kanımca önemli olmadığını düşünüyorum çünkü gerçekten öyle olduğuna dair şüphelerim var. Birkaç istisna hariç, çoğu oyuncu sadece dış kortlarda biraz değişiklik hissettiklerini ve Rod Laver Arena’nın aynı hızda olduğunun altını çizdiler. Turnuva direktörü Craig Tiley ise basın toplantısında kort hızının geçen senelerden hiç farkı olmadığını önemle vurguladı. Bence de yok ama yanılıyor olsam bile bunun final maçında pek önem teşkil etmediğini düşünüyorum.

Yukarıda yazdıklarıma eklenecek başka ne olabilir aklıma gelmiyor. Herhalde bize tenisseverler olarak maç saatini beklemek, çay veya kahvelerimizi hazırlamak ve bu iki efsanenin zevkli düellosuna yine tanıklık etmek düşer.