Wimbledon’un ilk günü her tenissever bir heyecan yaşar, tenis ziyafetine hazırlanır. Ben de bir tenissever olarak bu heyecanla geldim Pazartesi sabahı Church Road sokağına. Bu kadar çok çekişmeli maçın oynandığı bir ilk gün hatırlamıyorum yakın zamanlarda. Heyecanın dozunu biraz aşırı tadarken bazı inanılmaz maçların bir puanını bile göremedim. Ama gördüklerim tenise doymama yetti de arttı. 

Fazla uzatmadan özete geçeyim.

- Gael Monfils’in Richard Gasquet’yi üç sette turnuvanın dışına itmesi şaşırtıcı. Daha da hayretlere düşüren Monfils’in ortaya koyduğu performans. Hem atak tenis oynadı, hem yüksek konsantrasyonunu korudu. Kısacası paralel evrende yaşadı Gael 2 saat 21 dakika boyunca.

- Londra’ya yüksek moralle ve formda gelen Borna Coric’in Daniil Medvedev’e üç sette yenilmesi sürpriz, özellikle Rus oyuncunun son iki aylık form durumu göz önüne alındığında.

- Lucky Loser Michael Mmoh – ki elemelerde John-Patrick Smith tarafından rahat safdışı edilmişti – dört set boyunca çimen ustası Gilles Müller’e kabus yaşattı. Beşinci sette Müller uyandı.

- Barrere’ye karşı Tsitsipas beşinci sete kalsaydı ne olurdu bilemem (6-3 6-4 6-7 7-5).

- Turkish Airlines Antalya Open finalisti Mannarino, elemeden gelen Christian Garin’e karşı az kalsın setlerde 2-1 geride düşecekken 5-5’te ve tiebreak’te biraz şansının da  yardım etmesiyle üçüncü seti kazandı ve dört sette rakibini mağlup etti.

- Wimbledon ve çim kort ustası olarak kabul edilen Magdalena Rybarikova iki sette Sorana Cirstea’ya yenildi. Kaç kişi bunu tahmin etmişti?

- Katerina Siniakova birçok insanın “dark horse” olarak öne sürdüğü Coco Vandeweghe’i müthiş çekişmeli bir maç sonunda Amerika’ya geri yolladı (6-7 6-3 8-6).

- Her ne kadar Tatjana Maria turnuvaya formda gelmiş olsa da, Elina Svitolina’yı saf dışı edeceğini pek az kişi bekliyordu diye düşünüyorum.

Donna Vekic’in Roland Garros finalisti Sloane Stephens’i yenmesini geçtim, bunu 6-1 6-3 gibi net bir skorla başarmasına takıldım.

- Tamam wilcard ile tabloya giren Katie Swan İngilizlerin genç umutlarından biri, anladık. Ama kendisinden 165 sıra daha yüksekte olan Irina Begu’yu 6-2 6-2 yenmesi nedir? İzleyemediğim ve “Keşke görseydim” dediğim maçlardan biri. Belki o zaman anlayabilirdim nasıl olduğunu.

Elemelerden gelen Elena Gabriela Ruse, Agnieska Radwanska’ya karşı altı maç puanı attı, kazanamadı. Maç bittiğinde Aga’nın yüz ifadesi her şeyi anlattı. Kendisi bile inanamadı kazandığına.

Bir de bazı ilk turlar vardı ki başka bir turnuvada final olsa garipsemeyiz:


Stan Wawrinka – Grigor Dimitrov (1-6 7-6 7-6 6-4). Bulgar oyuncunun geçirmekte olduğu tenis krizi döneminin boyutları sandığımdan da daha büyük.
- Barbora Strycova – Svetlana Kuznetsova (7-6 7-5). Kuznetsova 2002’den beri ilk defa ilk yüzün dışına çıkacak.
- Mihaela Buzarnescu – Aryna Sabalenka (6-7 6-1 6-4). Buzarnescu 12 ay evvel ilk 500’e yeni girmişti.
- Camila Giorgi – Anastasija Sevastova (6-1 2-6 6-4). Sevastova potansiyeline ne zaman erişecek?

İkinci gün biraz beklesin, kendimize gelelim!

İyi geceler.