Çeyrek finalde, rakibi Daniel Gimeno-Traver karşısında 7-6, 6-7, 6-3 galip gelirken bir hayli zor anlar yaşayan bir numaralı seri başı Roger Federer, inatçı İspanyol’un üstesinden gelebilmek için repertuarında bulunan tüm vuruşlardan faydalanmak zorunda kaldı. Zaten Federer’in tarihe geçecek başarılar etmesinin en büyük sebeplerinden biri tenis vuruşları açısından her türlü varyeteye sahip olması ve gerekirse taktiksel açıdan birçok planı harekete geçirebilmesi.


Bir de var olduğunu bildiğimiz ancak kortta vitrin önüne (en azından görsel anlamda) pek çıkmayan zekası var Federer’in. Maç esnasında satranç oynar gibi kafasında planlar yapıyor ve rakibinin tekniğini analiz edip oyununu değiştirebiliyor. Dün maç sonrası basın toplantısında kendisine teknik bir soru geldiğinde Federer’in maç esnasında bu anları ne kadar yakından yaşadığı bir kere daha gözler önüne serildi.


İkinci sette 5-2 geriye düşen Federer bir anda vites yükseltmiş, seti 5-5’e getirmeyi başarmıştı. Hatta rakibinin servis attığı o oyunda 0-40 öne geçip 3 servis kırma puanı elde etmişti.  İkinde Gimeno-Traver İsviçreli raketin backhand tarafına servis attı. Federer return olarak slice ve pasif bir vuruşu tercih etti ve direk hata yaptı. Sonraki puanları da kaybedip çok önemli servis kırma şansını kaybetti.  Set tiebreak’e uzadı ve Gimeno-Traver maçı son sete taşımasını bildi.  Aynı an son sette tekrar geldi.  4-3 önde iken, Federer’in eline yine rakibinin servisini kırma şansı geçti. Aynı tür servis geldi, ve bu sefer Federer agresif bir return vurarak fileye geldi ve bir nevi maç puanına benzeyen bu servis kırma puanını kazanmasını bildi.


Maç sonrası basın toplantısında kendisine bu iki puanı hatırlatıp kendisinden bir ufak analiz yapmasını rica ettim.  Verdiği cevap Federer’in kafasının ne kadar çalıştığını ve adeta her puanı fotoğraf ile çeker gibi beynine kaydettiğini gösterdi. Aşağıya verdiği cevabı özetliyorum:


Evet iki puanı farklı oynadım ve sonuçları da farklı çıktı. Aslında ilkinde agresif returnyapma opsiyonu vardı kafamda ama unutmayın ki o servisi Gimeno-Traver tam yan çizgiye attı ve bir hayli yüksek spin’li vurdu. Tam hücum edemedim. Bir sonraki puan vurduğu vuruş fileye çarptı ve düştü, ondan sonra da çok iyi bir puan oynadı.


Biraz kısa kestim dediklerini çünkü Federer, o ikinci setteki 5-5 oyununun her puanını en ince taktiksel detayına kadar sanki bilgisayara kaydetmiş gibi anlattı. Sonra son sette bahsettiğim puana geldi. Bu sefer ise biraz daha geri çizgisinin içine girip hücum yapabilme şansına eriştiğini ve bu şekilde puanı kazanabildiğini söyledi. O oyunun da bazı ince noktalarını açıkladı. Bunları anlatırken kort ve şartların bu gibi kararları ne kadar etkilediğini ve o bahsedilen puanlardaki oyuncunun ruh hali açısından önemli bir rol oynadığını hatırlattı.


LENDL'A SORULAN SORU

Çok detaya girmeye aslında gerek yok.  Demek istediğim Federer’in kortta sadece bacakları ve raketi değil, beyni de harıl harıl çalışıyor. Ama bu beyin çalışması rakip ile el sıkıştıktansonra da devam ediyor. Maçın her anını Federer’in beyni en ince detayı ile birlikte yaşamaya devam ediyor. Hiç unutmuyorum 1980’li senelerinin başında Ivan Lendl’a uzun beş setlik bir maçtan sonra, son sette maçın kaderini değiştiren puanlardan biri hakkında yorum yapması istenilmişti. Maçın bitimine yakın oyunlardan birinin sonucunu belirleye bir puandı. Lendl cevap verirken o puanı bir kenara bırakmış, yaklaşık üç saat evveline dönüp ilk setteki 4-2 puanından bahsetmiş, o oyundaki birkaç servis kırma şansından faydalanamadığını hatırlatıp o puanların ince detaylarını anlatmış ve o sebepten ilk seti kaybettiğini belirtmişti. Yani o puanları değişik oynarsa o seti vermeyip maçı beş sete uzatmayacağını belirtmişti. En ilginç olan ise soruyu kendisine soran röportaj yapan kişinin yüzündeki ifade idi. Zira kendisi maçın o bölümlerini tamamen unutmuştu ve Lendl’ın neden bahsettiğini hatırlayamamış ve haliyle kavrayamamıştı. Bir hali de uzun cevap vermişti Lendl, sunucu “Thank you” dedi ve röportajı bitirdi.


Hep sorulur “Tepedeki şampiyonları aşağıdan gelenlerden ayrı tutan faktörler nedir?” diye. İşte bu faktörlerden biri bu beyinlerinin mütemadiyen çalışır halde kalması. Tıpkı oyun planlarını ayrı ayrı raflara depoladıkları gibi, maçlarda yaşadıklarını da beyinlerde ayrı klasörlere yerleştirip depolamaları ve gerektiğinde bu klasörleri açıp analiz edebilmemeleri.