Güne başlandığında Fransızlar tarihi bir gün görme ihtimalinin heyecanını yaşıyorlardı. Öyle ya, Açık Dönem'de Fransız tenisinin kalbi olan Roland Garros'ta ikinci haftaya erkeklerde beş tenisçi çıkarmayı bundan evvel sadece iki kez başarabilmişlerdi (1971 ve 2008). Roland Garros günlük gazetesinin baş sayfasında Richard Gasquet'nin resmi vardı ve altındaki başlığı "Unutulmaz olaya inanmak" (Croire en exploit) şeklinde tercüme edebiliriz. Jeremy Chardy ise Andy Murray ile oynamadan evvel kendini çok iyi hissettiğini vurguluyordu. Bir de tabii herkesin merakla beklediği Gael Monfils – Roger Federer maçının geri kalan bölümü vardı. Monfils dün akşam ikinci seti alıp, Chatrier seyircilerini galeyana getirmişti ve bugüne umutla bakmalarını sağlamıştı. Dün de Tsonga kazanmıştı ve çeyrek finale adını yazdırmıştı.


Evdeki hesap çarşıya uymadı. İlk önce Monfils üçüncü seti, girişte servisini yanlış taktik ile oynadığı bir puan yüzünden 6-4 kaybetti ve ondan sonra iyi oynamasına rağmen bir türlü Federer'in servisini kıramadı. İki oyuncu arasındaki ufak nüans farkını şöyle açıklayalım: Monfils, servisini kaybetmesine neden olan puanda ikinci servisi ile servis-vole denerken, Federer 4-3'te Monfils'in servis kırma puanında, mükemmel bir ilk servis ile tekrar berabereye getirdi. Bir tarafta belki de kariyeri boyunca potansiyeline bir türlü ulaşamamış Monfils, diğer tarafta kırdığı rekorlar ile tarih yazan bir şampiyon. 


Dördüncü set ise Monfils adeta eridi ve Federer bir saati ancak aşan bir sürede Fransız taraftarların umutlarını söndürdü (6-1). Sonra öğrenildi ki iki akşam evvel Monfils gribe yakalanmış. Maç sonrası konuşmasında berbat bir gece geçirdiğini ve bu sabah kalktığında ateşinin geçmiş olmasına rağmen vücudunun diri olmadığını hissettiğini vurguladı. Bir Fransız gazetecinin ise "hep bir sebep oluyor ama yıllar geçiyor" demesine karşılık, hastalığını bir bahane olarak söylemediğinin ve dördüncü sette düşüşü sorulduğu için açıkladığının üstüne hemen bastı. Israrla filenin diğer tarafında olan ismin de çok formda bir Federer olduğunu unutmamak gerektiğini ve hasta olmasa bile bu performansı ile İsviçreli raketin büyük ihtimalle kendisini yeneceğini hatırlattı.


Diğer yandan Lenglen kortunda turnuvanın belki de en formda ismi Chardy sert kayaya çarptı. Chardy'nin servis ve forehand gibi büyük silahları, karşılarında büyük silahları olan oyuncuları nötralize etmek üzerine klinik verecek beceriye sahip olan AndyMurray'ı bulunca, Fransız tenisçiye bu silahlar ancak bir set yetti. Kendisi de maç sonrası belirttiği gibi, Murray onu "daha fazlasını" yapmaya zorladı ve sonucunda çift hatadan tutun basit forehand'lere kadar, Chardy normalden daha fazla hata üretti.


Hazır bahsetmişken, bu sene Fransız tenisçilerin dürüst konuşmalarını alkışlamak gerekir. Her soruya net cevaplar veriyorlar ve rakiplerinden kesinlikle kredi almamayı önemsiyorlar (örnek: bugün Chardy ve Monfils, dün Simon). Gerektiğinde espritüel olabiliyorlar ve tenis bilgilerini paylaşmaktan çekinmiyorlar. İçlerinde tek alıngan olan ve bu çizgiye tam yaklaşamayan Tsonga. Özellikle yenildiğinde hoşuna gitmeyen soruları kısa cümleler ile kesip attığı ve diyaloga girmediği oluyor.


Chatrier'de en son olarak Gasquet, Novak Djokovic'e karşı korta çıktı. Tribünü dolduran tenisseverler son zamanlarda alıştığımız, son derece iyi kurulmuş, tıkır tıkır işleyen Novak makinasına şahit oldular. Sırp raket rakibini sürklase ederken tenis vuruş çeşitleri yelpazesini çok geniş açarak kullandı.


Rafael Nadal ise erkeklerde yoluna devam eden son Amerikalı Jack Sock'u durdurmasını bildi. Ayrıca Rafa bu turnuvada şu ana kadar oynadığı en pozitif oyunu oynadı. 6-3, 6-1, 5-3 önde iken oynadığı iki oyunu saymazsak, topları genelde derindi (ki 2015'te en büyük sorunu topu derin tutamamak). Yükselen güveninden olsa gerek, vuruşları da bir hayli agresifti. Kendisi maçtan sonra kendisini Monte Carlo'dan beri daha iyi hissettiğini ve sene başındaki güvensizlik problemini üzerinden attığını belirtti.


Sonuçta "Big 4" dediğimiz hakikaten "büyük" oyuncular gelmeleri beklenen noktalara geldikleri gibi, bir hayli de yüksek seviye ile geliyorlar. İkisi Çarşamba günü birbirleriyle oynacaklar (Djokovic – Nadal), o yüzden dördünün de yarı finale kalması imkansız. Onlardan birinin kupaya uzanmasını durdurmaya çalışacak olan tenisçilerin Major turnuvalarda toplam bir şampiyonluk alıp üç final oynadıklarını (Wawrinka, Ferrer, Tsonga, Nishikori) düşünürsek, Big 4 üyelerinden birinin kupaya uzanacağını tahmin etmek zor değil. Nishikori – Tsonga ciddi bir şansa sahipler, diğer yandan Djokovic veya Nadal turnuvayı kazanmak istiyorlarsa Açık Dönem'in arka arkaya en zor üç maçını kazanmak zorunda kalabilirler.