Profesyonel tenisin en prestijli turnuvası olan Wimbledon başlıyor. Wimbledon 1877’de ilk kez “The Lawn Tennis Championship” (Çim Kort Şampiyonası) olarak yapılmış. O yıl iki İngiliz’den Spencer Gore vatandaşı Marshall Williams’ı 63,64,62 yenerek ilk şampiyon olmuş. Bu yıl 131.si yapılıyor.
Burada İngilizlerin kendilerine mahsus, bitmiş bir imparatorluğun köhne ve haşin mağrurluğundan kaynaklanan özellikleri vardır. Hakemlere giydirilen teşrifatçıları (ya da biraz daha radikal bir deyimle palyaçoları) andıran giysiler ve kraliyet locası önünde reverans (diz çökme) yapma zorunluluğu gibi. Kimse de yıllardır sormaz “yahu ben bir insanoğlunun önünde neden diz çökeyim” diye!

Öncelikle eleme turlarını kazanıp ana-tabloya çıkmadan Wimbledon’da oynayamazsınız! Zira eleme-turları bir başka mekanda (Roehampton - İngiltere Merkez Bankasının spor tesisleridir) oynanır. Yani Roehampton’da üç tur geçmeden Wimbledon’a ayak basamazsınız. Burada sunulan tesis ve olanaklar Wimbledon ile kıyaslanamayacak kadar sönüktür. Kortlar bitişik hatta birbirinin içindedir. Sadece 1-2 kortta tribün vardır. Diğerleri tellerin ardından izlenebilir. Zaten oyuncu yakınlarından başkaları bulunmaz. Basın bile ancak ajans gönderir. TV yayını bile bu yıl ilk kez yapılıyor. 

Ama olay Wimbledon’a gelince tesis ve etkinlikler açısından iş değişir. Şampanya ve çileği, yeni çatıları ile burası adeta tenisin “Kâbe”sidir.  
Çimde olması oyuncuların sağlığı açısından fevkalade. Ne de olsa beton yerine üzerine basılan zemin, toprak. Eklemlere hiçbir zararı yok. Üstelik günümüzde bu toprak ve çim gelişen teknoloji ile öyle bir alaşım gösteriyor ki arzuya ya da gereksinimlere göre bu zemini ağırlaştırıp/yavaşlatıp süratlendirebiliyorlar. 2017 bir sert-zemin turnuvası hızında maçlara sahne olacak.

Bu yıl ödül 12.180.000 Sterline arttırıldı. Bu 20milyon dolar demek. Şampiyonlar 2.2milyonar sterlin alacak. Finalistler bunun yarısıyla yetinecek! İlk turda yenilenler ise ceplerinde 35’er biner sterlinle veda edecekler! İşte bu nedenle yıllardır bizim civanlara “kıytırık turnuvalarda başarı masalı atıp 1.500’er dolar alacağınıza, büyük çapta turnuvalara girmeye çalışın…Önceleri doğal olarak ilk turlarda yenileceksiniz. Yenile yenile yenmesini öğreneceksiniz. Üstelik cebinize misliyle para koyacaksınız” diyoruz ama dinletemiyoruz. Dinlemeyenlerin başında da yöneticileri var. Çünkü “küçük ama bizim kalsın” zihniyeti ağır basıyor. Oyuncularının iyi çalıştırılmadığı gerçeğinin ortaya çıkmasını isterler mi?

Günümüz profesyonel tenisinde Wimbledon’u en fazla kazanan tenisçi erkeklerde Federer ile Sampras. Yedişer kez kaldırmışlar kupayı. Çift-erkeklerde  efsane Avustralyalılar Woodbridge-Woodforde 6’şar kezle rakipleri Bryan kardeşlere fark atıyorlar (6-3).
Kadınlarda ise Wimbledon’da en fazla şampiyonluk 9 kez ile Martina Navratilova’nın. Onu yedişer zafer ile Steffi Graf ve Serena Williams izliyor.
Erkeklerde bu yıl Djokovic, Nadal ya da Wawrinka üçlüsünden biri şampiyon olursa birincilik sırasını Murray’in elinden alabilecek. Kadınlarda ise Pliskova, Halep, Svitolina veya Wozniacki kupayı kaldırırsa Kerber birinciliğe veda edecektir.

Bundan birkaç yıl öncesine kadar hızlı servis atan raketlerin büyük bir üstünlüğü vardı. Hala böyleleri olmakla birlikte onlara tepki olarak servisleri fevkalade karşılayan oyuncular doğdu. Raonic, Isner, Karlovic gibi balyoza benzer servis atanlar Djokovic, Federer, Wawrinka, vs. gibi üstün “return” (karşılama) yapanlar önünde hiçbir varlık gösteremiyorlar. Bu yıl bu olgu ile bilhassa karşılaşacağız. Zira balyoz gibi servis yerini iyi plase edilmiş servislere bıraktı. Üstelik bu gerçek ikinci servisler için de geçerli. İlaveten servisleri iyi karşılayanlar artıyor. 

Benim tek endişem fileye gelenlerde beklenilen gelişimin gerçekleşmemesi. Bunda da “gelecek-nesil (next-gen)” mensuplarının (başta Zverev ve Kachanov olmak üzere) geri oyununu benimsemeleri rol oynamaktadır. Bu nedenle de “big-four (ağır-abiler diyorum)” diye anılan dörtlüyü (Federer, Nadal, Djokovic, Murray) birbirlerinden başka yenebilen pek çıkmıyor. Tabiî her zaman böyle büyük turnuvalarda bir serseri-mayın çıkabiliyor. Bu da işin tadı-tuzu oluyor!

Kadınlarda ise her hangi bir kehanette bulunmak bir delinin işi! Böyle bir saptamayı ilk turlar bitmeden yapıp tutturmak makulün işi değil. 
Kvitova ve Azarenka’nın dönüşü kadın tenisine özlediği sürekliliği ve ciddiyeti biraz olsun kazandıracaktır düşüncesindeyim. Yoksa iş tünelin ucunda ışığı görüp bir türlü tünelden çıkamayan Kerber, Halep, Muguruza gibi raketlerde kalacaktır. 

2017 WIMBLEDON-OLASI EŞLEŞMELER 
TUR             MURRAY     DJOKOVIC     FEDERER         NADAL  
1.                 Bublick     Klizan             Dolgopolov     Millman  
2.                 Sousa     Escobedo     Lajovic     Istomin  
3.                 Fognini     Del Potro       M. Zverev       Khachanov  
4.                 Pouille       Monfils       Dimitrov       Muller    
Çeyrek Final  Wawrinka  Thiem     Raonic       Cilic    
Yarı Final Nadal       Federer     Djokovic     Murray  
Final         Federer     Murray     Murray       Federer    

Devam edeceğim…İyi bir hafta sonu dileyerek, hoşkalınız.