Profesyonel tenis tarihinin en büyük şoku dün gerçekleşti. Dünya bir numarası ve gelmiş geçmiş en başarılı kadın tenisçi Serena Williams oynadıkları 4 maçta tek bir set bile vermeden yenmiş olduğu 43 numaralı İtalyan Roberta Vinci’ye üç sette yenildi (2-6,6-4,6-4).
 
Vinci’nin tek kadınlarda gördüğü en yüksek sıralama 2013 yılında 11'incilik. Çiftlerde ise bir büyük usta. 2012’yi birincilikle bitirmiş. Yine burada 2012’de  partneri Errani ile birlikte çift kadınlarda şampiyon olmuş. Errani-Vinci hakikaten çift kadınlarda bir efsane olmak yolunda. 2012’de Roland Garros’ta, 2013 ve 2014’te Avustralya’da ve 2014’te Wimbledon’da hep Errani ile birlikte şampiyon olmuşlar. Ancak teklerde şimdiye kadar bir büyük turnuvada çeyrekten öteye başarısı yok. 2014’te İstanbul’da finalde Wozniacki’ye yenilmişti. Tenisin yanında iyi de bir futbolcu!
 
32 yaşındaki bu sempatik İtalyan maçtan sonra tribünlere yönelerek “Tüm ABD’li izleyiciler ve Serena için üzgünüm. Ama gördüğünüz gibi gün benim günümdü” dedi! Akıllı  Vinci oyununu hep değiştirdi. Rakibinin en sevmediği cansız vuruşlarla onu sürekli hataya zorladı. ABD’li şampiyon neyin nasıl olduğunu anlamadan 33 maçlık yenilgisizliğini yitirdi.
 
İşin bir başka ilginç yanı, basın toplantısında sorulan sorulardı. Serena “Lütfen kısa keselim” diye rica ettikten az sonra “Yahu aranızda özgün bir şey soracak kadar kafası çalışan kimse yok mu?” demek zorunda kaldı.
 
Maçtan zaferle çıkmış olan İtalyan tenisçi değilmiş gibi ona da sadece Serena ile ilgili sorular yöneltildi. İyi kadıncağız bu saçmalıklara göğüs gerebildi!
 
Bir diğer büyük sürpriz de dünya 2 numarası Romen Simona Halep’in sıralaması 43 olan bir diğer İtalyan’a yenilmesiydi. Yani aynı gün hem dünya 1 numarası hem 2 numarası peş peşe İtalyan tenisçilere yenilerek ABD’ye veda ettiler. Halep bir önceki gün Azarenka ile yaptığı mücadeleden hem fiziken hem mental olarak çok zorlanarak çıkmıştı. Bu bitkinlik dün kendisini maç süresince belli etti. Ne yaptıysa Pennetta daha iyi yanıt verdi. Rakibi Halep 3-1 öne geçtiği vakit bile konsantrasyonunu tekrar ele alabildi ve 15 puan üst üste kazanabildi. Zaten tüm maç 59 dakika sürdü.
 
İtalyanın müthiş bir vuruşu yok ama komple tenis oynuyor. 2006 yılından bu yana el bileğindeki bir sakatlıktan dolayı sürekli ameliyatlarla boğuşmuş biri. Diğer İtalyan gibi o da bir çiftler ustası. Partneri Hingis ile birlikte 2014’te burada çiftler finali oynayıp Ruslara kaybetmişler.

Şimdi iki İtalyan bir ilki gerçekleştirerek ABD Açık tek-kadınlar finalini oynayacaklar. Aralarındaki çekişme neredeyse denk. 5-4 Pennetta ileride. Teniste zaman zaman tesadüfler tarih yapabiliyor. Her tur zorlanarak geldiği 4. etapta rakibi Bouchard beyin sarsıntısı geçirerek çekilmeseydi belki de Vinci’yi burada göremeyecektik.
 
Ancak iki raketin de başarılarını İtalyan Tenisinin son yıllarda geçirdiği evrimine de dayandırmamak büyük hata olur. Gerek kadın ve gerek erkeklerde büyük aşama yaşıyorlar. Keşke bizim federasyonumuz da bir araştırsa bunu nasıl becerdiklerini…
 
Erkeklerde ise Edi ve Büdü yine finalde. Djokovic bir maç önce ayak bileğini burktuğundan koşarken zorlanan yakın dostu Cilic’i acımasızca 6-0,6-1 ve 6-2’lik setlerle geçerek finale adını yazdırdı. Haşmetmeabları Federer ise herhalde hiçbir grand-slam turnuvasında finale bu rahatlıkla gelmemiştir. Vatandaşını (Wawrinka) 64, 63, 61 geçerken tüm turnuva boyunca tek bir set bile vermeden finale gelmiş oldu. Üstelik kendisini hiç yormadan. Onun için her şey yolunda gitti. Bakalım bu şansı yaver gidecek mi? Herkesten daha iyi final oynadığı da malum. 
 
Bu arada bir efsane başarılara doymuyor. Martina Hingis dün karışık-çiftlerde partneri Hintli Paes ile birlikte ABD’lileri yenerek şampiyon oldular. Hingis bugün de çift-kadınlarda partneri (bir başka Hintli) Mirza ile Dellacqua (AUS)-Shvedova(KAZ) ikilisine karşı final oynuyor.
 
Huzur dolu bir Pazar günü dilerim.