Dün akşam sofrasında bir can dostumun Roland Garros ile ilgili son yazımdan hoşnut kalmadığını işittim. Haklıydı. Yetersizdi. Üstelik önemli olan okuyucunun seçkisi. Kapılıp gittiğim bazı karşılaşmalar hariç ben maç yazmayı pek tercih etmiyorum. Skordan ziyade işin felsefesi beni daha fazla ilgilendiriyor.  Dün üç tenisçimiz birden dünyanın bu en zorlu turnuvasında üç tur geçip ana tabloya kalınca Roland Garros ile ilgili daha derine inmek farz oldu.
 
Çağla Büyükakçay, İpek Soylu ve Marsel İlhan. Sizler yok olmakta direnen sporumuzun iftihar vesilelerisiniz. Çağla artık öyle bir hale geldi ki insana güven veriyor… Bir maça çıkarken "Nasılsa kazanır" diye düşünüyorsunuz. "Acaba kazanır mı" endişesi yok üstünüzde. Dünya sıralamasında geldiği yer ile (85), bundan sonrasında ilk turlarda alt sıralardan oyuncular gelecek karşısına. Elemenin son turunda yendiği Çek Koukalova çetin ceviz biri. Daha iki yıl önce dünya sıralamasında 20. basamaktaydı.
 
İpek Soylu’nun başarısına ise şapka çıkarmak gerek. Kendisinden hem kariyer hem de sıralama olarak daha üstün oyuncuları yenmekle kalmadı. İki rakibi üstelik seri-başı idi. İkinci turda yendiği Melanie Oudin, ABD’nin en ümit bağladığı gençlerden biri. 2010 yılında 31.liğe kadar tırmanmış. Jack Sock ile ABD Açık'ta karışık çiftler şampiyonluğu var.
 
Marsel (198) ise Ukraynalıların cezası oldu. Önce Smirnov’u (228) sonra da yakın tanışımız olan Stakhovsky’yi (96) yendi. Son turda Arjantinli Andreozzi (191) karşısında bize önce eyvah dedirtti ama sonra toparlanarak üç sette (36, 62, 86) ana tabloyu hak etti.
 
Şimdi bu tenisçilerimizin başarısına “eleme tablosu sadece ana-tabloya bakalım” diyecekler çıkacaktır. Marsel ile birlikte eleme turu oynayan birkaç isim vereyim. Stepanek, Dustin Brown, Darcis, Berlocq. Bunlar hep ilk 50 içerisinde arz-ı endam etmiş ya da ilk beş içerisinden birilerini yasa boğmuş raketler. Kadınlarda ise Kucova, Mitu,Hlavackova, King, Soler-Espinoza gibi isimler Paris’e veda etti. Güzel ama yetmez diyelim mi… Ne dersiniz ?
 
Çağla’nın ilk turda Belaruslu Sasnovich’i (100) geçeceğine inanıyorum. İkinci turda karşısına büyük bir olasılıkla Rus Pavlyuchenkova (27) çıkacaktır. Zor ama olanaksız değil. 13.cülüğü görmüş bu raket pek formunda değil.
 
İpek ise turnuvaya wild-card ile katılan 33 yaşındaki Fransız Razzano (186) ile karşılaşacak. Kariyerinde 16.lık olan bu emektar raketten fazla beni tribünlerdeki fanatik izleyiciler endişelendiriyor. İpek bunlara kulak asmazsa turu geçebilir.
 
Marsel ise ilk turda kendisi gibi eleme turundan gelen Belçikalı Darcis önüne çıkacak. Bu adamı toprak kortta yenebileceğini düşünüyorum. Ama Marsel bu. En emin olduğunuz maçta yenilip en imkânsızı başarıyor. Göreceğiz.
 
Her üç tenisçimize de başarılar diliyorum. Ana-tablo ile ilgili beklentilerimi bir sonraki yazıda bulacaksınız. Ama şunu bilin ki büyük sürprizlere gebe.

İyi haftasonları, hoşkalınız.