Tenisle ilgisi olan çoğunluğun başlıca merak ettiği iki konu var! İlki bencileyin kortlara ne zaman dönüleceği… İkincisi ise yerel/ulusal turnuva takvimleri.
Yerel tenisimiz olarak tümüyle beklemedeyiz. Türkiye Tenis Federasyonu (TTF) bakanlıkça verilen durdurma kararını internet sitesinde yayınladı. Bunun haricinde tam bir sessizlik! Yerel turnuvalarla ilgili olası bir takvim çalışması yapıldığına dair hiçbir duyum yok. Epey zor durumda kalacak olan kulüpler için bir destek düşünülüyor mu? Herhangi bir plan, proje var mı? Kara bir delik adeta. Bu yıl TTF seçimi vardı. 2020 Tokyo Olimpiyatları gelecek yıla ertelenince anlaşılan seçim de 2021 sonbaharına kaldı. Biliyorsunuz federasyon seçimleri her olimpiyattan sonra yapılır.  

TTF işittiğimiz kadarıyla bir bölünme yaşıyor. En etkin üyelerden Gökhan Dönmez’in ayrıldığı ve bir önceki TTF Başkanı Osman Tural ile birlikte hazırlıklar içerisinde oldukları biliniyor. Bence değişiklik zamanı çoktan gelmişti. Bu işin payandası olan kulüpler yaşam endişesi içindeyken güven duyabilecekleri yeni bir yönetim onlara taze bir nefes gibi gelecektir. Bir yanda ayakta durabilmek için tüm varlıklarıyla canını dişine takan kulüpler, öte yanda onları soyutlayarak turnuva organize etmeye uğraş veren bir federasyon olmamalı. Hem de bir taş atımı mesafede olan ENKA ile TED gibi bu işin yıllardır lokomotifi olmuş iki kulübün burnunun dibinde inşaata başlayarak. Yakışık almıyor. (Dünyanın en büyük turnuvalarından olan Kanada Açık 'ta (Rogers Cup) hem kadınlar hem erkekler mücadele eder. Biri bir yıl Toronto’da oynarken diğeri Montreal’dedir ve ertesi yıl değişirler. Neden böyle bir paylaşım kulüpler arasında yapılmasın. Yeni bir tesis inşaatı için harcanacak paradan çok daha azı bu kulüplere kazandırılır. Hem fiziki hem de insan/görevli açısından kazanç olur.)

Uluslararası camianın bu pandemi döneminde günlerinde başlıca uğraşı ise bir an önce gelir düzeyi düşük tenisçilerin benliklerini koruyabilmek. Aksi takdirde sezon açıldığında oynayacak tenisçi bulunamayacak.

Dünya üzerinde ilk 100 raket arasındaysanız aldığınız sponsorluklarla rahat edersiniz. Tabîi ki bunları “Har vurup harman savurmadıysanız” ya da “Ayağınızı yorganınıza göre uzattıysanız”! 200’e varanlar da zorlanacak ama bu dönemi atlatabilecektir. Ama bundan sonrakilerin Tanrı yardımcısı olsun. Çoğu çoktan kiralarını bile nasıl ödeyeceklerini düşünüyordur. 

Novak Djokovic, Rafael Nadal ve Roger Federer ile uzun bir konuşma yaparak pandemiden etkilenen 200 ile 700 arası sıralamadaki tenisçiler için bir fon oluşturmaya çalıştıklarını belirtti. Yanlarına ATP ve Grand-slam Turnuvaları da alıyorlar. Fona aktarılacak rakam olarak üç ile 4.5 milyon dolardan bahsediliyor. 

Pandemi sayesinde çok uzun yıllardan beri profesyonel tenis camiasının bir türlü el atamadığı iki acı gerçek ortaya maalesef en radikal ve acı bir şekilde çıktı.
 
1) Tenisten sadece ilk 100 yararlanabilmektedir. 200 ile gerisi bir hayat gailesi içindedir ve gelecek için hiçbir güvenceleri yoktur.
2) Bunca büyük paralar konuşulurken tenisin içinde maalesef korkunç bir koordinasyonsuzluk vardır. Bu sporun yönetimiyle yükümlü kurumlar (ATP, WTA, ITF, Grand Slam Tournaments) müthiş bir aykırılık içindedirler. Her biri kendi başına buyruk bir türlü ortak bir paydada birleşememektedir.
      
Büyük turnuvaların başlıcalarından Fransa Açık (Roland Garros) daha biz salgının ne olduğunu anlamadan “ben tarih değişikliği yaptım” dedi. (24 Mayıs- 04 Haziran 2020’den) 20 Eylül – 04 Ekim 2020 arasına kaydılar. Üstelik bunu yaparken bir Allahın kuluna danışmadılar. Ne oyuncular konseyine, ne diğer turnuvalara ne de tenisin yönetimiyle sorumlu ATP, WTA ve hatta ITF gibi kurumlara ! Fevkalâde tepki çektikleri muhakkak. Zira ABD Açık (Eğer normal tarihi olan  24.08-13.09.2020 arasında oynanırsa. Ki bence o da iptal edilecektir) bittikten bir hafta sonra oyuncular kıta değiştirip sert zeminden toprağa geçmek zorunda kalacaklar. Üstelik seçtikleri tarih “Laver Kupası” ile çakışıyor. Ama Fransız Tenis Federasyonu kaçın kurası, saf değil! “Boş tüfeği kimseye doğrultmazlar”! Biliyorlar ki oyuncular grand-slam turnuvalarını oynamaya mecburdur. Aksi takdirde büyük para ve puan silmeye hatta “turnuva yasaklarına”  kadar cezalar olasıdır. 

Zaten Laver Kupası kimseye silah çekmedi! Bir süre zemin yokladılar. Ardından bir olgunluk gösterisi içinde bu yılı iptal etmeyi doğru bulduklarını açıkladılar. Bence doğru oldu zira her ne denli eğlenceli olursa olsun bu etkinlik bir sirktir ve bir ciddiyetten uzaktır. (Meraklısına Not: “Laver Kupası”nın sahibi “TEAM8” şirketidir. Bu şirket Federer’indir. Başkanı ve CEO’su Tony Godsick aynı zamanda İsviçrelinin pazarlama (agent) yöneticisidir. Şirketin sorumlu olduğu oyuncular arasında Federer yanında Alexander Zverev, Dominic Thiem, Del Potro ve Coco Gauff vardır).

Hemen ardından daha büyük bir şok geldi: Turnuva organizatörü ve ev sahibi olan AETC (All England Tennis Club) sigorta Şirketinden 141 milyon doları garantileyince Wimbledon’un iptal kararını daha rahat açıkladılar.

Onları çok büyük bir olasılıkla Amerika Açık izleyecektir. Zira New York gibi salgını en acı şekilde yaşayan bir kentin,  bırakın izleyicileri, onbinlere varacak oyuncuları, ekipleri ve aileleri, hakemleri, yöneticileri, çalışanları, medya-basın ve hostesleri, vs.yi sağlıklı bir şekilde ağırlayabilmesi imkansız gibi. Üstelik tüm bu insanların New York’a ulaşabilmeleri için gerekecek yoğun hava trafiğinden yoksunken! 

Kanımca en erken olasılıkla profesyonel tenis trafiği Fransa Açık ile Eylül sonu marşa basar ve ardından Uzakdoğu turnuvalarına kayarak yokuşu tırmanmaya başlar. Bizim ki ise… Bilmem TTF’ye sorun!

Sağlıcakla kalın…Tanrı güldüğünüz günleri aratmasın.  

* (Quo Vadis Tenis = Nereye Gidiyorsun Tenis)