Son günlerde herhalde futbolsuzluktan olacak medyamızda tenis ile ilgili haberler çoğaldı. Çoğu pandemi ile ilintili. Bir kısmı asılsız ya da (daha bir iyi niyetle tercüme yetersizliğinden) eksik.

Uluslararası boyutta tenis iki aya yakındır suskun. Ama sorunlar öyle bir hale geldi ki pandemi giderilip sezon başladığında turnuvalara gidecek oyuncu bulunamayacak. Bu gerçek bilhassa sıralamada 101 ile 750 arasındaki raketler için geçerli. Ev kirası ödeyemeyen adam uçak biletini nasıl alacak? Gittiği yerde otelini nasıl ödeyecek? O vücudu neyle doyuracak, ne içecek ?

Sıkıntıdaki oyuncular için türlü destek araştırmaları var. Ancak tenisin çeşitli kategorileri ile yükümlü o denli çok kuruluş varki. Üstelik ve bunların çoğu öyle bir “güç bende” psikozu içinde ki bir türlü bir araya gelip koordine olamıyorlar. Doğal olarak ta sağlıklı bir sonuç elde edilemiyor. ATP ile WTA bir türlü kadın-erkek ayırımına bir nokta koyamadığından diğer konuları arka plana atıyor. Kadınlar doğal olarak (!) sürekli istiyor, öbürleri de haklı olarak nazlanıyor… Zira kadınlarda sponsor ve izleyici oranı karşı cinse nazaran çok düşük.

Bu iki kurum sürekli her şeye itiraz eden ITF ile sürekli güç savaşında. “…Yaptıkları en iyi şey sıkıldıkça Londra’daki ofislerini baştan dekore etmek” diyebilecek kadar aşağılıyorlar onları. Bence haksız da değiller. Zira ITF tenisin gelişimi için çalışması gerekirken Davis Kupası gibi bir efsaneyi yok etmek yolunda. Sadece bu konu yeter yapılan saptamanın yerindeliğini kanıtlamaya. Grand-Slam turnuvaları ise sürekli kendilerine ve kentlerine daha fazla para kazandırma yolunda süratle ilerliyor. Ancak oyuncular olmadan turnuva da olamayacağını hep unutuyorlar. Sadece para ödülünü arttırarak olmuyor bu işler.

Bu salgın esnasında para kazanmak bir yana, antrenman yapmak için bile sokağa çıkamayan oyuncu sonrasında hangi turnuvaya gidecek ve bir de üstüne başarılı olacak. Koçu, masajı, beslenmesi, vs. Tam bir hayal! 

Dünya 1 numarası Djokovic biliyorsunuz aynı zamanda “Oyuncular Konseyi” başkanı. Biraz da çevre baskısıyla da olduğunu düşündüğüm bir oluşuma adım attı. İlk 100 tenisçiye birer mektup göndererek oluşturulacak bir fona katkıda bulunmalarını istedi. Bu fon 250 ile 700 arasındaki oyunculara destek olacak ve her birine 10 bin dolarlık yardım yapılacak.

Sıralamadaki ilk 50 raket 30'ar bin, 50-100 arasındaki oyuncular ile ilk 20 çift oyuncusu da beşer bin dolar yatıracak bu fona. 4 grand-slam turnuvası da oluşuma katılacağını bildirdi. Keza ATP “Ben de varım” dedi.  İlaveten Djokovic, Nadal ve Federer ATP finallerinde elde ettikleri para ödülünün yarısını bu fona devredecekmiş. Eğer finaller gerçekleşebilirse tabî.

Onlar bu oluşumun peşindeyken en büyük gerçek unutulmuyor umarım. Bunca yıldır tanıdığım tenis oyuncularının büyük bir çoğunluğunun cebinde akrep vardır. Efsaneler dahil! 100 oyuncunun hepsinden bu parayı alabilmek deveye hendek atlatmaktan zor olacaktır. Bana göre ilk 20’nin sürekli mensubu olanlar hariç hepsi bir gelecek endişesi taşır. Zira bu gençler biliyorlar ki en olmadık anda başlarına gelen bir sakatlık onların sadece tenis değil tüm yaşamlarını mahvedebilecek. Ailecek davet edildiğim lokantada hesabını ödediğim “efsane” tanırım ! Diğerlerine ise zaten anlayışla bakarsınız.

Profesyonel tenise ilk geri dönen Almanya olacak gibi. Tarih 1 Mayıs. Ama bu turnuva sadece yerel oyuncular arasında cereyan edecek. Kortta iki oyuncu ve bir orta hakemden başkası olmayacak. İzleyicisiz, çizgi hakemsiz, top toplayıcısız ve kesinlikle kapalı kapılar ardında sürecek. 32 maç dört gün içinde bitirilecek. Bir tek “Tennis Channel” yayınlayacak. Bahis sitelerine canlı bağlantı verilip verilmeyeceği henüz kararlaştırılmadı. 

Diğer turnuvalar arasında bir oluşuma giren bir tek Madrid Mutua Open. Hem efsane bir tenisçi hem, hem idareci hem de dünyanın en çılgın yatırımcılarından biri olan Ion Triac’ın sahipliğinde olan bu turnuva online play-station turnuvası “Viral Madrid Mutua”. Oyuncular evlerinden oynayacak. Aralarında Nadal, Zverev, Nishikori, Murray gibi isimler var. Svitolina’nın başı çektiği kadınlar da olacak. Bu isim altında 27 Nisan’dan itibaren internetten izleyebilirsiniz.  

Esen kalmaya çalışın. Tanrı güldüğünüz günleri aratmasın!