Paris’te ilk haftayı bitirmek üzereyiz. Sıra dördüncü tura geldi. Üçüncü turun ilginç yanı, kadınlarda ABD’li tenisçilerin bolluğundan dolayı artık birbirlerini elemeleri. Erkeklerde ise dördüncü tura kalan tek bir ABD’li raket bile yok!

Yine kadınlarda dördüncü tura kalan on altı raketin dokuzu eski SSCB demir-perde ülkelerinden. Rus, Çek, Polonyalı, Rumen, Slovak, Belaruslu, Kazak, Ukraynalı. Hatta tam bir antipatik sinir küpü olan Kenin bile Rus kökenli. Acaba bu bir araştırma konusu olabilir mi merak ediyorum. Erkeklerde ise tek bir ABD’li raket bile kalmadı!

Genç kuşağın liderleri olarak sayabileceğimiz Medvedev, Zverev ve Tsitsipas yola devam ediyorlar. Thiem, biliyorsunuz, daha ilk turda yol kazasına uğradı ve elendi. Ancak bunların ardından gelen kuşak bence onların tahtını çok geçmeden ellerinden alacak. Başta İtalyan ekürisi : Berrettini, Cecchinato, Musetti, Sinner, Sonego ve Travaglia gerçekten sair (!) ülkelere örnek olması gereken üstün bir kuşak. Fizikleri bir yana oynadıkları tenis herkesi memnun ediyor. Şilili Garin, Norveçli Ruud ve İspanyol Fokina keza ümit veren raketler. Yeter ki başarıları kafalarına vurmasın!

Kafalardan söz ederken tenis dünyasının gerçek yıldızlarından biri olan Japon Osaka’nın turnuvadan çekilişine değinmeden edemeyiz. 22 yaşında dört Grand Slam şampiyonluğu olan bu açık sözlü kızcağız ilk turdaki yengisinden sonra mental nedenlerle, basın toplantılarına katılamayacağını ve bir para cezası varsa bunu itirazsız ödeyeceğini açıkladı. Ödeyeceği para cezasının da akıl sağlığı ile ilgili bir vakfa bağışlanmasını diledi.

Vay efendim, sen misin bunu söyleyen! Çeri-başılığını benimsemiş Fransa Tenis Federasyonu Başkanı yanına diğer Grand Slam turnuva yönetimlerini alarak adeta asıp kesti! Osaka’yı değil, Fransa’dan diğer (Wimbledon, ABD Açık, Avustralya Açık) Grand Slam turnuvalarından da atacaklarına varan çirkin tehditler savurdular. Güya ceza veriyorlardı! Bir saniye bile düşünmeyi gerek görmeyen kısıtlı kafaların otokratik hareket tarzı bu. Yahu karşınızda hasta olduğunu itiraf edebilecek netlikte ve cesarette 22 yaşında bir şampiyon var! Üstelik bu yaşta dört Grand Slam kazanmış biri. Hiç düşünmez misiniz “belki bu kızcağız haklı" diye? Kuralların gözden geçirmenin zamanı gelmiş olabilir mi? Acaba birer askeri garnizon değil de, spor organizasyonu yönettiğinizin farkında mısınız ?

Doğal olarak basketinden golfe kadar her spor branşından yıldızlar Osaka’ya destek verdiler. Ancak kızcağız baktı ki ortalık toz duman, kendisine en yakışanı yaptı ve turnuvadan çekildiğini açıkladı.

Şimdi soracaksınız “oyuncuların birlikleri var, WTA ve ATP… Onlar ne yaptı?” diye. Aynen onlardan beklendiği şekilde suya sabuna dokunmayan, kaypak bir beyanat yayınladılar : “Atletlerin sağlıklarına çok önem veriyorlarmış”!

Maalesef tenisin gerek basın toplantılarında ve gerek saha içi röportajlarda, ATP'nin ya da WTA’nin çizdiği şablondan farklı bir beyan hiç duydunuz mu? O basın toplantılarında ortaya atılan saçma sapan soruların haddi hesabı yoktur. Tabii ki bunu Serena, Federer, Nadal, Djokovic tarzı oyunculara yapamazlar zira anında o soruyu yuttururlar adama! Onlara ceza vermeye de ne ATP’nin gücü yeter ne de WTA’nin. Zaten ATP’nin oyuncularla olan iletişimiyle sorunlu olan oyuncu sayısı artıyor. Djokovic başta, birçok oyuncu ATP’nin mevcudiyetini sorgulamaya başladılar. Ama onlar at-gözlükleriyle yöntemlerini bugüne uyarlamayı düşünmüyorlar. Ama yakındır bir olayın patlak vermesi. Halı altına süpürerek çözümleyemezsiniz günümüz dünyasında yanlışları.

Ama o çirkin medya dişine göre bir oyuncuyu bulmayagörsün. En özeline bile dokunan sorular meydana çıkar. Dikkat ederseniz turnuva yönetimlerinden şikayetçi olan hiçbir oyuncu yoktur. Ona teşekkür, buna minnet, rakibin geleceğinin ne denli parlak olduğu, falan filan. Hiç mi maç saati adilane değildir, hiç mi saha bozuk değildir, hakem hiç mi hata yapmaz, hiç mi taraf tutmaz? Seyircilerin tarafgiraneliğinden şikayetçi olan hiç mi oyuncu yoktur? Rakipler sportmenlik dışı davranışta hiç mi bulunmaz? Şanssızlıktan bahsedene bile rastlamazsınız. Aman sakın… Yersiniz ha cezayı!

Her şeyin planlı programlı çizildiği şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Aksine en ufak davranışta yersiniz para cezasını! Zaten basın toplantılarında ATP ya da WTA’nin medya sorumlusu, vs, bulunur. Öngörülmeyen bir yere varacak toplantıyı hemen keser.

Ağır abiler (Federer, Nadal, Djokovic) ve abla (Serena) yola pek sorun olmadan devam ediyorlar. Bunların arasında en merak uyandıran, haşmetmeapları Federer ile gelmiş geçmiş en büyük kadın tenisçi olan Serena. Açıkcası onlar turları geçtikçe (insanoğlu bu) “neden olmasın” demeye başladık! Hayırlısı diyelim.

Çeyrek finallere kadar hoş ve esen kalın.