Perşembe akşamüstü geldiğimiz Napoli ilginç bir kent. Kentin bir yanı bakanın içini kapatırken öbür yanı aha gönül alıcı... Akşam yemeğinde t-shirt’le oturuyorsunuz, sabah kalktığınızda bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak bir yana titriyerek dolaşıyor, kaz tüyü anorak bile az geliyor. O sağanaklardan sonra maç oynanacağına hiç inancım yoktu. Ama sahanın üzerindeki örtü işi kurtardı. Açıldıktan sonra iki saat beklenildi. Kuruyunca maçlar başladı. Ama toprakta puanlar o kadar uzun sürüyor ki gün yetişmedi ve ikinci maç 1-0, 5-5 iken yarıda kaldı. Ertelendi.

Önce sahaya İtalyan aygırı Fabio Fognini ile İngilizlerin 2 numarası James Ward çıktı. Ward maçın başlamasıyla birlikte rakibinin servisini kırarak 3-0 öne geçti. 4-0 yapabilmek için eline üç fırsat geçti. Tribünler adeta soğuk bir duş yiyordu. Fognini’nin Ward’a kaybetmesi daha ilk maçta tüm umutlarını yitirmeleri demekti. Ancak 2 metrelik Ward bu frsatları lehine çeviremeyince sıra tecrübeli İtalyan’a geldi. O da bu armağanı geri çevirmedi ve emin adımlarla geldi rakibini geçti ve seti de 6-4 aldı. Saha yağmuru az bile yemiş olsa çok ağırlaşmış. Bakıcılar puan aralarında bile kürekle sahaya girip toprağı düzeltiyor, oyuncular kayarken toplanan kumu yayıyorlar.

İkinci sette sanki ilk set tekerrür ediyordu. Ward bu kez 3-1 öne geçti. 3-2 oldu. Genç İngiliz uzun boyunun avantajıyla çok derin vuruyor. Çok da güçlü. Hani neredeyse vurduğu toplar arka çizgiye düşecek. Üstelik epey sakin ve kendiyle barışık biri. Her türlü topa da vurabiliyor. Tüm bunlar İtalyanı zorluyor. Durum önce 4-2 sonra da 5-2 oldu. Sonra da set 6-3 bitti. Maç eşitlendi 1-1. Seyirci tatsız... Tribünler medeni bir ülkenin futbol izleyicisi gibi ellerindeki her olanakla takımlarını destekliyor, gürültü patırdı gırla ama oyuncu servise hazırlanırken çıt çıkmıyor.

Çift elli back-hand ve tek elli sağlakların üçüncü set mücadelesine İtalyan raket rakibini kırarak başladı. Bir anda oyun 3-1 sonra da 5-4 oldu. İngiliz tam maça tekrar girecekken eline gelen iki fırsatı daha kullanamadı ve seyircisinin de desteğini alan Fognini seti 6-4 alarak durumu 2-1 yaptı. Aldığı destekle İtalyan aygırı lakaplı Fognini rakibinin servisini dördüncü setin hemen başlarında kırdı. Durum 2-1 sonra da 3-1 oldu. İngiliz oyunu bırakmıştı. Üç saatte set ve maç 6-1. Fognini tam bir showman. Tribünleri doldurur, maça eğlence katar.

İkinci sırada bir ağır abi var. İngiliz Andy Murray, İtalyanların iki numarası Andreas Seppi karşısında. Üstelik Seppi son ABD turnuvalarından epey başarılı dönmüş vaziyette. Murray’i ilk kez canlı izliyorum. Bu tip adamla bir başka kumaştan oluyor. Kaybediyor bile olsalar vuruşlarında bir başkalık var… Size zevk veriyorlar. Maçın başında hep kendi servislerini aldılar. Ancak bu maçın daha öncekinden çok daha çekişmeli ve kaliteli olacağı belli olmuştu. Seppi’nin kötü bir servisi var. İlk servisi puan alıcı değil. İkinci servisi ise bu çapta bir oyuncuda olmaması gereken düzeyde. İkinciye kaldığı her puanı yitirdi. Murray neredeyse servis karesine kadar gelip balyozunu indiriyordu! Top oyundayken ise fevkalade puanlar izliyorduk. Nihayet 3-3’te İngiliz rakibini kırdı, sonra da seti aldı: 6-4.

Murray her an moralini sıfırlayacak bir yapıda. Her an her şeye takılabiliyor…Tel, top, hava, saha, izleyici, vs-vs. Burada her uzun ralliyi yitirdi çünkü sabırsız. İtalyan onu ikinci sette durum 3-2 iken kırdı ve skor 4-2 oldu. Tribünler tam anlamıyla çıldırdı. Gerçi hemen akabinde kendi servisini verdi ama izleyici ona öyle bir destek veriyordu ki iş tam bir sirke döndü.

Maalesef bu ilginçliği aynı gün sürdüremedik çünkü hava öyle bir bulutlandı ki, görüş açısı kalmadı ve maç cumartesiye ertelendi. Sizlere basın tribününden yazıyorum. Zaten gece öyle bir fırtına çıktı ki gittiğimiz lokantanın şemsiyeleri ve bidonlu ısıtıcıları uçtu!

Bakalım bir gecelik dinlenmeyle oyuncular karşımıza nasıl çıkacak...