Evet Maria Sharapova kortlara dönüyor. Peki bu kadın bunca aydır neden kortlardan ayrı tutuldu ? Bu kadın ne suç işledi ? Suçlu mu suçsuz mu ? Yoksa kadını bitirmek isteyenler mi var ? Spekülasyonlar gırla. Medya ise salt cezanın oranı ile ilgilendiği için ne olup bittiğinden kimsenin haberi bile yok.

Bundan bir süre önceki yazılarımda Uluslararası Tenis Federasyonu (ITF)’den ve onun yöneticilerinden bahsetmiştim. Bu doğrultuda konunun nadasta soğutulacağını sonra da çıkacak kararın esamesinin bile okunmayacağını yani “atılan taşların hiçbir kurbağayı ürkütmeyeceğini” belirtmiştim (Bknz: http://www.tenisdunyasi.net/yazar/bekir-emre/ah-maria-vah-maria-ii-228)

Doğru bir tahminde bulunmuşum. ITF kendi çukurunu kazdı. Acele açtıkları davanın sakıncalarından soyutlanabilmek için üç kişilik bir bağımsız kurul (tribünal) oluşturdular. Bu kurul her nasılsa “Sharapova’nın bilinçli bir suç işlemediğini kabulleniyor ama iki yıl tenisten men ediyor !” Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.

Ardından konu Sharapova tarafından CAS’a intikal ettiriliyor. CAS, Sharapova’nın kasıtlı bir yanlış yapmadığını ama sorumluluk taşıdığını öngörüyor. 26 Ocak 2016 tarihinde yapılan idrar testinden pozitif çıkması bir yana, WADA kurallarınca kullanılması yasak maddelerle ilgili uyarıları dikkate almadan, izlenmesi gereken yöntemi tümüyle halkla ilişkiler uzmanına bırakmasında sorumluluğu olduğu ortaya konuluyor. Ama CAS, tribünal tarafından ortaya konulan kanıtların yetersiz, varılan kararların da uygun olmadığı belirtiyor. Bunların bir suç unsuru oluşturmadığını, ancak dikkatsizlik ve önemsememekten ileri gelen bir davranış bozukluğu olduğuna karar veriyor. Yani açıkçası Sharapova’nın hatası var ama bilinçsizlikle sahtekârlığı da birbirine karıştırmamak gerekir diyor CAS. Tabî CAS bu karara varırken tenisçinin yasaklı madde kullandığını da göz önüne alıyor. Ama bunu yaparken de bilhassa Doğu Avrupa’da Mildronate (ya da Meldonium) adlı ilacın çeşitli rahatsızlıkları bulunan milyonlarca insan tarafından reçetesiz alınabildiğini ve bunun tenisçiye kendi doktoru tarafından çok önce bir tarihte (performans yükseltici olarak değil) tedavi amaçlı verilmiş olduğunu değerlendirdi. Halbuki tribünal bunların hiçbirini ele almayı kabul etmemişti.

4 yıllık bir cezadan bahsedilirken, tribünal 06 Haziran 2016’da bunu iki yıl olarak saptadı. Yani Rus raket 26 Ocak 2018 tarihine kadar kortlardan uzak kalacaktı. Konu CAS’a gönderilince ceza 15 aya indirgendi. Uzun lafın kısası 2017 ilkbaharında Fransa Açık’ta onu tekrar izleyebileceğiz. Puanları silinmiş olmakla birlikte grand-slam şampiyonlarının (“organizatör hakkı” olarak adlandırabileceğimiz) “wild-card” alarak turnuvalara katılmalarında hiçbir kısıtlama yok. İsterse puanı yetmediği nice turnuvaya “wild-card” ile girebilir.

Serena Williams duraklamaya başlamış, Azarenka hamile. Diğerleri bir var bir yok. Eh artık Sharapova’nın şansı yok diyebilir misiniz ? Üstelik tüm sponsorlarının da ticari gücüyle ! İster sempatik ister itici bulun, bu kadının tenis dünyasına getirdiği heyecan bir yana, WTA için esaslı bir ekonomik güç olduğu şüphesizdir. Onun içindir ki hep suya sabuna dokunmamaya gayret eden bu kurum birkaç gündür çeşitli beyanatlarla ona hoş geldin demeye çalışıyor.

Doğal olarak Rus Raketin hukukçularından karşı dava açılacak, yaşananlardan uğranılan kaybın maddi manevi tazmini istenecektir. Keza kadının sponsorları da bu davanın takipçisi olacak onlar da yitirdiklerini geri almak için hukuki yola başvuracaklardır. ITF’i epey zor günler bekliyor ! Oluşturdukları bataklığa onları iyice gömen herhalde bu dava olacak…Zira 2014 yılında Marin Cilic, Richard Gasquet ve Viktor Troicki’nin itirazlarını da CAS dikkate alarak ITF’in verdiği cezalarda önemli indirimler yapmıştı. Geçmiş hatalardan da ders alınmıyor. Bunun tam tabiri “Dimyat’a pirince giderken eldeki bulgurdan olmaktır”. Yitirdikleri salt davalar değil güvenilirlikleri oluyor. Ama bence yıllardır o da kalmamıştı! Wimbledon’un prestijidir onları ayakta tutan.

Sonbahar sizlere hüznün değil barışın, itidalin, insanlığın simgesi olsun ve hoşkalın…