Londra'daki Masters-Ustalar turnuvasında olası en zevkli maç olarak düşündüğüm Federer-Nişikori karşılaşması maalesef beklentilerin çok altında kaldı (6-3, 6-2).

Maç başladığında daha formda olan ve oyunun kontrolünü elinde tutan Japon tenisçiydi. Sonra ne olduysa üst üste hatalar yapmaya başladı. En kuvvetli silahı olan backhand paralelini de vuramamaya başlayıp, karşısındaki rakip de Federer olunca beklenecek fazla bir şey kalmıyordu! Üstelik ilk setin ortalarında itibaren el bileğindeki sakatlık/rahatsızlık nüksetti. Bu rahatsızlık 4-1'de doktor müdahalesi ve bandajı gerektirdi.
 
Ama İsviçreli'nin de hakkını vermek lazım. Haşmetmeapları çok iyi oynamasa da rakibine karşı üstünlüğünü hep kabul ettirdi. Kritik olabilecek tüm puanlarda ya çok iyi servis attı ya da iş bitirici vuruşlar yaptı. Japon'un bir şekilde oyuna dönebilmesine adeta set çekti (6-3, 6-2).
 
Basın toplantısında pek te önemli olmadığını ifade etmekle birlikte bu sakatlıkla zaten karmaşık olan bu grupta işler iyice çatallaşabilir. Zira Japon tenisçi sakatlıklar konusunda pek te sağlam bir zeminde oturmuyor. Anımsarsanız Nadal karşısında Madrid finalinde de yine sakatlanmıştı. Dolayısıyla Nişikori son maçını oynamayabilir (ya da tam formunda çıkmayabilir). Bu durumda onu Raonic karşısında İspanyollar'ın ağır işcisi, dünya onuncusu David Ferrer yedekler. Hem Nişikori, hem de Ferrer’in Kanadalı Raonic'e karşı tartışılamayacak üstünlükleri var. Ancak istim üzerinde bir tenisci ile üç haftadır turnuva oynamamış bir raket arasında da Raonic lehine bir fark vardır. Gerçi Raonic'in grupta galibiyeti yok, Ferrer ise salt bir yedek ama (ufacık bir umut bile olsa) ortadaki para ve prestijin de rüzgarıyla maça asılacaklardır.

Murray-Raonic maçı ise bir kaç puan haricinde her iki tenisçinin de yaptıkları basit hatalar karşısında sürekli söylenmeleriyle daha çok anımsanabilir. Tamam Raonic çok genç ve böyle bir Masters turnuvasını ilk kez oynuyor. Ama dünya sekizinciliğine erişmiş bir tenisci ne denli tecrübesiz olsa da bu denli acemice  hatalar yapmamalı. En azından oyunun hangi evresinde risk alınacağının bilincinde olmalıdır. Bunu da ona öğretmek ekibinin, hocasının işidir.
 
Milos Raonic Kanadalı. Kanada da bir "İngiliz Ülkeler Topluluğu – Commonwealth" bir üyesidir. Devlet Başkanı olarak İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth'i kabul ederler. Hal böyle bile olsa İngiliz izleyiciler (bu maçı da kaybederse) öz be öz kendilerinden kimseyi izleyemeyeceklerinin de bilinciyle Murray'e müthiş bir destek verdiler. Murray ise bu destekle Nişikori karşısındaki kavrukluğunu biraz olsun üzerinden atmış görüntüsü verdi. Kendi servislerini yönlendirebiliyor, rakibininkilere ise puan alıcı returlar (karşılamalar) yapabiliyordu. Az biraz klasından izlenimler yansıttı. Kanadalı ikinci setin ortalarından itibaren oyuna girmeye çalıştığında artık zaman çok geçmişti. İngilizler'in istediği oldu (6-3, 7-5).
 
Sizlere çiftlerden hiç bahis açmadım, zira gruplarda durumlar tam bir kargaşa. Kimse favori filan tanımıyor… 1 ve 2. seribaşlarını (Bryan&Bryan ile Nestor&Zimonjic) millet yerden yere (!) vuruyor. Durum biraz netleşince yazıya dökerim. Hoşkalın.