Büyülü Kutu'nun merkez kortunda saha içinde dört bir yandaki reklamlar değişken. Puan oynanırken statik. Sonra sürekli değişiyor. Dün de yansıttığım gibi para kazanabilmek için her olanağı değerlendiriyorlar. Giriş ve çıkışlar fevkalade rahat. En ufak bir itiş kakış olmuyor. Her bölüme fazlasıyla diyebileceğimiz sayıda hostes koymuşlar.


Yegane zorluk tüm anonsların, ikaz ve sinyalizasyon tabelalarının sadece ve sadece İspanyolca olması. Dolayısıyla pek bir şey anlamıyorsunuz. İngilizce bir tabela bulmak bir yana, konuşana bile rastlamak mucize! Ama bu tüm İspanya için acı bir gerçek...


Localar burada da boş duruyor. Ben yemeğimi basın lokantasında yiyip tribüne girdiğimde locaların dörtte üçü boştu. Ama üst katmanlardaki halk tribünleri tıka basa dolu. Eh ne de olsa "Toprağın Kralı" vatandaşları Rafael Nadal oynayacak. Ama ilk setin yedinci oyununda her yer doldu. İspanyollar'ın bir başka özelliği de gecikmek. Evinize akşam yemeğine çağırdığınız zaman bile davet saatinden en az yarım saat sonra arz-ı endam ediyorlarmış!


Maçın başlamasıyla gidişatı belli oldu. Arka çizgiden vur Allah vur. İlk set 7-6 Nadal'ın oldu. Kimse servis kıramadı. Kimse voleye gelmedi. Kimse bir drop-shot (kısa top) atmadı! Anlayın maçın halini.


İkinci settin hemen başında ise İspanyol Boğası, Çek rakibinin servisini kırdı ve durumu 3-1 yaptı. Rahatlayınca biraz daha iyi oynamaya başladı. Risk alarak çizgilere atak edebildi. Skor da 4-1, 5-1 gitti ve maç 7-6, 6-1 bitti.


Sonuç: Zevksiz ve kalitesiz bir maç izledik. Nadal böyle bir Berdych bulduğuna dua etsin ve fazla böbürlenmesin. Bu adam uzun süreli sakatlığından bu yana belli ki her gün oyununun üzerine koyuyor… Ama hala eski görüntüsünden uzak. Berdych karşısında biraz da rakibinin olmadık hatalarıyla üstünlük sağladı. Yarınki olası rakipleri Murray ya da Nishikori karşısında işi çok daha zor olacak. Onlar bu denli çok basit hatalar yapmayacaklardır. Berdych ise böyle bir Nadal'ı alt edemediği için hayıflanmaktan öte neden hep ağır abileri izleyen bir raket olarak kaldığının analizini yapsın.


Bu maçtan sonra hem görüntü hem oyun olarak feci (!) olacağını tahmin ettiğim kadınlar finali yerine yan korttaki erkekler yarı finalini tercih ettim. Pek doğru yapmışım.


Zimonjic/Matkowski çifti, Lopez/Mirnyi'ye karşı. Bunların içinde bir tek Lopez üstat değil. Sırp Zimonjic 38 yaşında. Kariyerinde dünya birinciliği yaşamış. Partneri Polonyalı Matkowski keza 34 yaşında ve yedinciliğe kadar çıkmış. Belaruslu Max Mirnyi ise 37 yaşında ve o da birinciliği tatmış. Bu adamın bize karşı Davis Kupası'nda oynaması olası. Biraz da bu nedenle izledim bu karşılaşmayı… İzlenimlerimi bir başka yazıda aktaracağım.


Böyle bir maçın üç sete gitmesi kadar doğal bir şey olamaz. 6-3, 6-7 ve 10/7'lik setlerle Zimonjic/Matkowski kazandı. Yarın finalde karşılarına kariyerinde üçüncülük görmüş 35'lik Hintli Bopanna ile 30'luk Romen Mergea gelecek. Ben de ağzımın suyu akarak izleyeceğim. Çiftlerde bilhassa filenin iki yanında yapılan o ince vuruşları başka hiçbir maçta göremezsiniz.


Hoş kalınız.