İki gündür ABD Açık’taki sonuçlar böyle bir başlık atmaya yönlendirdi beni. Birçok maçta şok edici sonuçlar alındı. Diğerlerinde de favorilere “bizleri çantada keklik görmeyin, bir gece ansızın gelebiliriz” mesajı verildi!

Önce Kyrgios dünya 1 numarası Medvedev’i yendi. Domine edilmekten nefret eden Rus raket üstüne çullanan bu aykırı adama dört sette resmen teslim oldu. Hele son sette Medvedev’i tanıyamadık. Ancak Kyrgios tüm huysuzluklarına rağmen tenis dünyasının en yeteneklisi olduğunu herkese kabul ettirdi. Bu turnuvanın da artık başlıca favorisidir.

Medvedev’in başına gelenler ertesi gün İspanyol Boğası Nadal’da tekrarladı. Bir türlü kabuğunu yırtamayan Afro-Amerikan raket Tiafoe, şimdiye kadar değil yenmek, set bile alamadığı Nadal’a New York’ta patladı! Yaşayan efsane bu yıl ilk kez bir Grand Slam’de çeyrek finalleri bile göremeden 4 sette saf dışı kaldı! Nadal turnuvanın başından bu yana istim üzerinde değildi. Bir durgunluk, kavrukluk içindeydi nedense. Zor bir hamilelik geçiren eşinden kaynaklandığı söyleniyor! Kendi de basın toplantısında “Çok basit, ben kötüydüm, o ise iyi oynadı… Bu denli basit” dedi.

Nadal'ın ABD Açık’taki sosyalleşmeden nefret ettiğini söylemeden geçmeyeceğim. Burası gerçekten bir tenis ortamından çok sirke benziyor. Ne de olsa New York. Koca dünyayı alıp bir kente monte etmişler! Yaşattıkları kaos bir yana, izleyicilerin (ABD’liler hariç) korttaki oyunculara saygısı neredeyse sıfır. Eh böyle olunca da Nadal gibi bir kural adamının ekşimesi normal.

24 yaşındaki Tiafoe’nun babasıyla annesi Sierra Leone’den 90’ların başlarında göçmen statüsünde ABD’ye gelip Maryland’de tanışmışlar. Anne hemşire, baba ise bir tenis kulübünde ustabaşı olarak çalışmaya başlamış. Tenisle tanışması bu vesileyle. Sonrası “yürü ya kulum”!

Berrettini, İspanyol Davidovich Fokina önünde, Norveçli Ruud elemelerden gelen Fransız Moutet, damarlarında buz akan İtalyan Sinner ise Belaruslu Ivashka karşısında zorlanarak kazandılar. Belki İspanyol Fokina’yı buradan sonra biraz görebiliriz ama diğerleri bana göre her Grand Slam’de karşılaştığımız “serseri mayınlar"dandır… Bir daha zor görürüz.

Kadınlarda da favoriler zorlandı. Turnuvanın başlıca favorisi Polonyalı Swiatek şimdiye kadar adını bile duymadığımız Alman raket Niemeier karşısında ecel terleri dökerken sabrının mükafatını gördü (2-6,6-4,6-0). Keza yılların şampiyonu Çekyalı Pliskova,  Azarenka karşısında aynı sabrın semeresini gördü (7-5,6-7,6-2).

Gecenin maçları ise hiç şüphesiz erkeklerde Alcaraz ile Cilic, kadınlarda ise Sabalenka ile Collins arasındaydı.

Beş set boyunca Alcaraz kaçtı Hırvat emektar kovaladı. Ama sonunda gençlik galebe çaldı (6-4,3-6,6-4,4-6,6-3). Alcaraz finalde Kyrgios’a rakip olursa kimse şaşırmasın.

ABD’li Collins adeta sinirden kendi kendini yiyip bitiriyor. Tamam hırslı ama enerjisini boşa tüketiyor. Burada da kazanacağı maçı gücünü yitirdiği için verdi. Sabalenka ise üstün fiziğini biraz da akılla birleştirebilse karşısında kimse duramaz. Ona bir kort dar geliyor! En kolay puanları satıp, imkansızları alıyor! O da Yunan meslektaşı Sakkari gibi şiddetten muzdarip! Fiziğinin de üstünlüğü ve Collins’in kendi kendini yiyip bitirmesiyle karar setini ezici bir kolaylıkla aldı (3-6,6-3,6-2).

Bugün kadınların ilk çeyrek finali akşamüstü 19:00’da başlıyor. Tunuslu Jabeur ile Avustralyalı Tomljanovic arasında. Jabeur kesin favori.

Kadınların akşam seansında (sabah 02:00) ise ABD’li 18’lik Gauff, kariyerinde ilk kez buralara gelen ve fevkalade bir dönem yaşayan Fransız Garcia’yı geçecektir. Gerçi Gauff’un son maçının ardından yaptığı söyleşilerinde biraz havalanma (!) sezinledim. Umarım bu fevkalade yetenekli genç kız diğer bazı raketler gibi şöhretin avucuna düşmez. Aksi takdirde yükseldiğinden çok daha süratle dibe vurur. Aynı birkaç yıl önce kortlara kuyumcu dükkanı gibi çıkan ve şimdilerde 400’lerde dolaşan partici Kanadalı Eugenie Bouchard ve geçen yıl burada şampiyon olup ilk 10 civarına giren ve sonrasında kortlar yerine marka davetlerini ve çürümüş İngiliz aristokrasinin saraylarını aşındırmaya başlayıp önümüzdeki Pazartesi’den itibaren 100’e yakın bir sıralamaya düşecek olan Emma Raducanu gibi. Hatta artık ismi bile anılmayan Anna Kournikova gibi!

Erkeklerde ise ilk maç yine 19:00’da Berrettini ile Norveçli Ruud arasında. Bence Ruud sempatik İtalyanı zor da olsa yenecektir.

İkinci maç ise tam bir bomba! Kyrgios karşısında bir Rus devini bulacak: Khachanov. Zor maç Kyrgios’un olacaktır. Bir antikalık yapıp bindiği dalı kesmezse tabii!

Uykusuz gecelere hoşkalın…