Roland Garros grand slam olarak adlandırılan dünyanın en özellikli dört tenis turnuvasının belki de (benim için) başlıcasıdır. Diğerleri tarih itibarıyla Wimbledon (Haziran), ABD Açık (Ağustos-Eylül), ve Avustralya (Ocak).

Roland Garros’ta bugün dünya 4 numarası 22’lik Romen Simona Halep ile dünya tenisinin “diva”sı  Rus Maria Sharapova (8) kadınlar finali için karşılaşıyorlar. Bu çapta raketler için şöyle oynadılar böyle oynadılar demenin bir anlamı hiç yok. Onun için biz maç sonrası yerine maç öncesi yazısı iletiyoruz. Maçı nasılsa izleyecek, skoru da yaşayacak ya da haberlerden öğreneceksiniz.

Halep 2013 yılından bu yana 57'ncilikten 4’e kadar yükseldi. 22 genç bir yaş olmakla birlikte kadın tenisinde fazla bir şey ifade etmiyor zira bu yaştan küçük çok daha büyük başarılara imza atmış tenisçi az değil. Halep yukarıda bahsettiğimiz süre içerisinde 7 turnuva kazandı. Indian Wells ile Roma’da yarı-final oynadı. En son Madrid’te İvanovic ile Kvitova’yı yenip finale çıktı… Orada Sharapova’ya üç sette yenildi. Yani bugün bir hesap görme günü de olabilir!

Halep için eksik kalan bir grand-slam turnuvasında iyi bir dereceydi. Ona da burada erişiyor. Ancak bu kızcağızda kendi eşdeğerleri ve yaşıtları olan Bouchard ya da Muguruza’dan öte bir şey var. Hemen hemen her turnuvada ilk on tenisçi arasından bir ya da birkaçını devirdi. Dolayısıyla ağır-ablalarla nasıl oynanacağını biliyor.

Finale kalmış tenisçiler için söylenecek fazla bir şey yoktur. Nasıl oynayacaklarını hangi taktiği uygulayacaklarını bugünün tenisinde koskoca ekipler saptıyor. Hele kadınlarda böyle bir saptama yapmak adeta imkansız zira rüzgarın estiği yöne doğru oyunlarını değiştirebiliyorlar. Koçları da sinirden kenarda sandalyesinin tahtalarını yiyor.

Muhakkak ki Halep diğer gençlerin düştükleri hatalara düşmeyecektir. Ama karşısındaki de, nice kez küllerinden doğmayı becerebilmiş bir Sharapova’dır. Üstelik sakatlığından dolayı sıralamada geri düştüğünden kötü bir kura çekerek geldiği Paris’te fevkalade bir performans gösteren bir Sharapova bu. Halep’in kazanmasını çok isterim. Ama kanımca şampiyonluk fazla da zorlanmadan Diva’nın olacaktır. Kim kazanırsa kazansın muhakkak olan bir şey var ki o da izlerken sıkıntıdan öte, bunaldığımız kadın tenisi artık hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak. İşin içine yeni ve taze kan girdi. Halep girdi, Bouchard girdi, Muguruza girdi. Göreceksiniz bunlar sadece Sharapova ya da Kvitova’yı değil hepsinden ayrı bir konumda olan Serena’yı da oynadığına pişman edecekler!

Bu maçtan hemen sonra çift erkekler finali var. Burada Fransızlar İspanyollarla kapışacak. Dolayısıyla tribünler tamamen dolu kalacaktır. Böyle bir havada iki güzel tenis maçı izleyebilmek adeta bir kapitülasyon. İyi izlenceler, hoş kalınız.