Bundan epey bir süre önce ülkemize dünya çapında bir yıldız tenisçi gelmişti. Kortta her haltı yerdi. Bob Hewitt isimli bu Avustralya/Güney Afrika kökenli tenisçiye neden bu denli agresif hatta çekilmez olduğu sorulmuştu. Aldığımız yanıt, “Çünkü sadece rakibimi değil onun tarafını tutan herkesi yenmiş (!) oluyorum. (Ünlem işaretini esas sarfettiği kelimeyi yazmaya terbiyem elvermediği için koydum). Bu adam yıllar sonra tecavüz suçuyla hapise girmiş ve kazandığı tüm ünvanlar elinden alınmıştı.

Tenis camiasında böyle hastalıklı ruhlar olduğu gibi çevresindeki tüm insanlar tarafından minnet ve dostluk duygusuyla benimsenen oyuncular da çoktur. Bunların başında da Çekya'dan Petra Kvitova gelir. Gelirinin çoğunu hayır işlerine ayıran bu fevkalade yardımsever raket maalesef altı ay kadar önce evinin mutfağında bıçaklı bir saldırıya uğramıştı. Saldırganla mücadele ederken bıçağı çıplak elle tuttuğundan neredeyse çoğu el-siniri kesilmiş hatta kopmuştu. İlk konulan teşhis tenise hiç dönemeyeceği idi. Sonrasında en az iki yıl içinde raket tutabileceği tanısı kondu.
 
İşte bu iki kez Wimbledon şampiyonu kızcağız tam altı ay içinde kortlara döndü. Döndü de ne kelime… Üstelik şampiyon olarak döndü. Wimbledon hazırlık turnuvalarından Aegon Klasik Birmingham’da dün Avustralya’lı Ashleigh Barty’yi 4-6,6-3,6-2’lik setlerle yendi ve sakatlıktan sonraki ilk kupasını aldı. Barty kupa törenindeki konuşmasında “…Tenis dünyası Petra’nın dönüşünü kutsamalıdır. O hepimiz için müthiş bir esin kaynağıdır. Her zaman büyük bir şampiyondu ama onu tekrar aramızda mücadele ederken görünce daha da fazla takdir ediyoruz” dedi. Ne güzel değil mi böyle anılabilmek. Biz de kendisine hoş geldin diyoruz.

Avustralya’lı Barty tekler finalini yitirdi ama çiftlerde partneri Dellacqua ile Çinlileri yenerek şampiyon oldu. İleri yaştaki oyuncular anımsayacaktır. “UHU” diye tabir edilen tenisçiler vardır. Oyunu bir türlü bırakmazlar. Puan alıcı hiçbir vuruşları yoktur ama her top duvar gibi geri gelir sizi bıktırırlar. Çok kuvvetli bacakları vardır…Yorulmazlar. İşte Barty tam bir “Uhu”. İlginç de bir hikâyesi var. 2014 yılında tenisi bırakmış. Kriket oynayarak profesyonel bir kariyer yapmaya çalışmış. Geçen yıl tenise geri dönmüş! Birmingham’da Çiftlerle birlikte 100 bin doları cebine koydu.

Benim en sevdiğim turnuvalardan biri olan Halle’de ise kısa saçlı yeni imajı ile haşmetmeabları Roger Federer şampiyon oldu. İsviçreli çime alışırken önce gelecek-nesil’in (next-gen) yıldızların Rus Kachanov’u, sonra da ATP sıralamasının 12 sırasında ve “gelecek nesil”in zirvesinde yer alan Alman Sasha Zverev’i 6-1, 6-3 gibi net bir skorla yendi.  Rakibini her iki yandan sürekli değişik vuruşlarla adeta ambale ederek zirveye ulaştı. Şimdi Wimbledon’a da başlıca favori olarak gidiyor. 

İlginç ve çok sürprizli bir Wimbledon izleyeceğimiz mutlak. Bilhassa kadınlarda merakla izleyeceğim iki isim var. ABD’li Coco VandeWeghe ile Roland Garros’un beklenmedik şampiyonu Ostapenko. Londra’da da başarılı olup oynadıkları oyunla bu köhnemiş kadın tenisine taze bir nefes gibi gelmelerini umutla bekliyorum. 

Hoşkalınız.