Tenisteki müşterek bahis iddialarında hakemler adeta başrolü oynayan aktörler olarak algılanmaya başlandı. Olayın üzerine bu şekilde fertleri suçlayarak gitmek bence doğru değil. Ortada bir yanlışlık varsa sadece fertlerin değil, kurumların da irdelenmesi gerekir kanaatindeyim.
 
Üstelik hakemlik hataları ile müşterek bahisin doğru orantılı olduğunu iddia etmek biraz da şeytanın avukatlığını yapmak gibi bir şey. Adil olmak gerekir. Önceki yazılarımda da ortaya koymuş olduğum gibi "müşterek bahisin" kanıtlanması fevkalade zordur. İddia edilenleri gördükçe bir kaşık suda fırtına yaratılmaya çalışıldığını düşünmemek elde değil. Göreceksiniz bunların ardından dişe dokunur bir şey çıkmayacak. Çıksa da kapatılmaya ya da soğutularak unutturulmaya çalışılacaktır.
 
Son günlerde bilhassa medya organları, inanılmaz bir pisliğin hüküm sürdüğü spor dünyasında, tenisin de kirlendiğini ileri sürmeye pek meraklı. Ama bunu ileri sürerken de bazen olayları karıştırıyorlar. İşin bu duruma gelmesindeki nedenlerin başında tenisin yönetimi ile görevli bazı kurumların köhnemiş sistemlerinde ısrar etmeleri ve bu doğrultuda bir türlü şeffaflaşamamalarının etkisi var. Medya da haklı olarak bulduğu aralıktan içeri giriyor. Yazımın devamında buna bir açıklık getirmeye çalışacağım.
 
Konuyu daha iyi kavrayabilmeniz için bir örnek vermek istiyorum. Bundan bir süre önce, 2015 Ağustos'unda, Hırvat Denis Pitner'in hakemliği askıya alındı. Ancak hemen akabinde, yani Eylül başındaki Amerika Açık'ta ve daha sonrasındaki Doha'da bu adamın yine sahada görev yaptığı gözlemlendi! Haklı olarak bu durum alabildiğince eleştiriliyor. Yanıt olarak ilgili birimler arasındaki teknik bir kopukluk ileri sürülüyor.

ATP tarafından açıklandığına göre, Pitner'e verilen ceza, bir antrenöre bir oyuncunun fiziksel durumu hakkında bir çok kez bilgi aktarması ve tenis maçlarına odaklanmış bir müşterek bahis şirketinin web sitesine sürekli giriş yapmasıyla ilintili.
 
Ama şimdi işin dramatik yanına gelelim. Efendim Uluslararası Tenis Federasyonu (ITF), bu hakeme ATP tarafından verilen "askıya alma" cezasını inceliyormuş! Tenisin yönetiminden sorumlu kurumların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Hal böyleyken, bir suç ortaya çıktığında biri diğerinin kararını destekleyeceğine, "inceliyor"! Buna balık baştan kokmuş demez misiniz?
 
Ancak, burada benim üzerinde bilhassa durmaya çalıştığım konu bazı kurumların ne denli yozlaştıkları değil. Sadece elmalarla armutları birbirine karıştırmamamız gerektiği. Yukarıdaki (yani Pitner'in) hakemin yaptığı ile St. Petersburg'da Caroline Wozniacki ile Dominika Cibulkova arasındaki maçın hakeminin (ve onu destekleyen WTA gözlemcisinin) hatası çoook farklıdır.
 
Cibulkova bir topa vuruyor. Top karşı sahada servis çizgisine değmesine rağmen çizgi hakemince aut çağrısı yapılıyor. Slovak raket karara itiraz ediyor ama bu esnada Wozniacki düşen topu zamanlı bir şekilde geri çeviriyor. Tabi maç duruyor. Oyunun tekrar edilmesi gerekirken puan Cibulkova'ya veriliyor! Burada Wozniacki'nin hakkı resmen yeniyor.
 
Ama Pitner'in yaptığı ile St.Petersburg'daki olay ayrı iki dünyadır. Biri bir suç, diğeri bilgisizliktir.* Bir hakemin basiretsizliği nedeniyle karşımızda en temiz ve etik kalmayı başarmış bir spor branşına toptan kara çalmamak gerekir. Teniste ak karayı ayıklayacaktır. Göreceksiniz.
 
Dünyamızın ve yaşantımızın belirsiz sivri uçlara doğru yöneldiği bugünlerde herkese itidal ve hoşgörü dilemek isterim. Biliyorsunuz "olsayı bulsaya vermişler, hiç doğmuş."

Sağlıcakla kalınız.
 
*Bu arada sportmenliğe ne oldu diye kimse sormuyor. Bunca yılın profesyoneli Cibulkova yaşanan durumu herkesten iyi gözlemleyebilecek konumda. Rakibine haksızlık yapıldığının farkında olmamasına olanak yok. Gidip tekrar kararı verin dese, ya da müteakip puanda topu bilinçli olarak dışarı atsa konu kapanacak, alkışlanacak raket de kendisi olacak. Doğru bir tanedir ama onu kabullenmek yürek ister!