Amerika Açık ile ilgili bir şey söylenecekse bu herhalde başlıktaki ifade olmalıdır. “...Yeni nesil iyi geliyor, ağır abi ve ablalara yetişiyorlar” derken, bazen (Federer ve Nadal’ın sürekli ortaya koyduğu gibi) hakikatleri en yalın şekilde ortaya koyan istatistikleri göz ardı ediyoruz. Dün geceki maçlarda gençlerin ağır-abiler karşısındaki acizliklerini izlerken bir yandan minik bir araştırma yaptım.


Erkeklerde son 16’ya kalan tenisçilerin en büyüğü 34 yaşındaki Federer. En genci ise Marsel İlhan’ı saf dışı bırakan 26 yaşındaki Fransız Paire. Son 16’nın hepsi 25 yaş üzeri (3’ü 26, 1’i 27, 4’ü 28, 3’ü 29, 5’i ise 30 ve üstü). Ortalamaları 29 oluyor!


Kadınlarda durum biraz daha olumlu. 5’i 30 yaş ve üzeri. 5’i 25 ve üzeri. 6’sı ise 20-25 arası. En yaşlıları Williams kardeşler iken (34 ve 35), en gençleri ise 20 yaşındaki Madison Keys. Kadınların yaş ortalamaları 27'ye denk geliyor.


Nem ve sıcaklıktan şikayet ederek çekilenlerin sayısı 16. Bu bir Grand Slam turnuvası için rekor. İnanılır gibi olmayan ise çekilenlerin sadece 1’inin yaşlı kategorisine giren ve ilk turda Marsel’e karşı sahadan (setler 1-2, oyunlarda ise 2-3 iken) çekilen 37 yaşındaki Radek Stepanek olması. Geriye kalanların topu genç!


Kadınların yakınmaları medyada pek yer almadı. Onlar üç set oynuyor. 10 dakika set arası verebiliyorlar. Ama beş set oynayan (ve idrar molası hariç ara veremeyen) erkeklerle aynı ödülü gözlerini kırpmadan alıyorlar! Şimdi camia ikilem içerisinde. Federer, Nadal ve destekçileri, şikayetçilerin yeterince hazırlık yapmadan sahaya çıktıklarını ve hatta bazılarının sadece para peşinde olduklarını ortaya koyarken “biz bu yaşta oynadığımız şartlardan şikayetçi olmazken onlara ne oluyor?” diyorlar.


Karşıtları ise beş setlik maçların hem oyuncuları yıprattığını, sakatlık tehlikesi yarattığını, üstelik de izleyiciyi sıktığını belirtiyorlar. Hadi buyurun bakalım düşüncelerinizi öğrenmek isterim.


Şimdi gelelim dördüncü turdaki maçlara. Erkeklerde Lopez-Fognini karşılaşması güzel ve çekişmeli tenise adaydır. Diğerlerinin ise ağır-abilere tehlike yaratacak maçlar olacağını sanmıyorum. Yarın ise Berdych-Gasquet ilk seçkim olacaktır. Isner da izleyiciyi arkasına alarak Federer’i zorlayabilir. Ama izlemek için zorlanmaya değmeyecektir. İlkinden başarıyla çıktığımız basket maçları da var üstelik!


Kadınlar ise fevkalade maçlara aday. Bilhassa Jimmy Connors ile danışmanlık anlaşması yaptığından beri (süslerini evde bırakıp) geri dönüş sinyalleri vermeye başlayan ve Cibulkova karşısında olağanüstü bir maç izlettiren Kanadalı Bouchard, bu kez tecrübeli İtalyan Vinci ile oynayacak. Kaçırmayın derim. Keza Mladenovic-Makarova bize güzel anlar yaşatabilir. Ama esas çekişmeler yarın Halep-Lisicki ve Stosur-Pennetta arasında olacaktır.


Huzur dolu bir hafta dilerim.