Kaptan Cook şimdi Avustralya olarak adlandırdığımız devasa kara parçasının doğusuna 1700'lerin sonunda ayak bastı. "Güneşin batmadığı imparatorluk" adıyla sömürgecilik tarihinin en kara sayfalarını yazan İngilizler, toprağının her metrekaresinden "gelir" fışkıran bu adayı, doğal olarak, sömürecekleri yeni bir kaynak olarak gördüler. Bu doğrultuda bu koskoca kara parçasını onların namına kemirecek insan arayışına girdiler.
 
Bu ada irisi, koskoca okyanusun ortasında zaten açık bir hapishaneydi. Eh, hal böyle olunca orada çalıştırmak için ellerindeki suçlulardan daha iyi adaylar mı bulacaklardı. İlk etaplarda 25.000'i kadın tam 161.000 hükümlü postaladılar oraya. İrlanda'nın bağımsızlığı için savaşan kriminal ya da siyasi suçlular da vardı bunların arasında.
 
Keşfedilmeden önce buraya "Terra Australia Incognito" yani "Meçhul Güney Ülkesi" diyorlardı. Esas adını, bir başka kaşif olan Flinders verdi. 1804'te oluşturduğu haritasında Flinders bu kara parçasını "Australia" olarak adlandırdı.
 
Avustralya aynı zamanda "Down Under" (Dibin altı) diye anılır. Bunun nedeni olarak ta güney yarımkürenin en aşağısında yer alması gösterilse de işin altında esasen sinsilik yatar... İngilizlerin, Avustralyalıları hor görmek için taktıkları söylenir! Ancak bu hor görülen hükümlüler öyle bir ülke yarattılar ki, burunları havada, kendilerini "mavi kanlı" asılzadeler olarak gören İngiliz insanlık müsveddelerinin şimdiki kuşakları oraya yerleşebilmek için can atıyor.
 
Dünyanın en cana yakın, yardımsever insanları arasında yer alan bu insanlar çağdaş ülkeler arasında saygın bir yer alan Avustralya'yı yarattı. Başta spor olmak üzere bir çok konuda  benim diyen bir çok ülkeyi geride bıraktılar. Spor derken de (İngiliz Uluslar Topluluğuna ait kriket, ragbi gibi sporlar dışında) yüzme ve teniste hep ilk sıraları alıyorlardı. 1960'lardan itibaren çeyrek asra yaklaşan bir süre bilhassa teniste şampiyonluklara adeta abone oldular. Alın size hafızanızı canlandıracak isimler: (erkeklerde) Laver, Emerson, Roche, Rosewall, Newcombe, Cash, Woodbridge-Woodforde; (kadınlarda) Court, Goolagong, Cowley.
 
Sonraları hangi çok-bilmişin aklına geldiyse "geliştirme programını" merkezileştirme sevdasına düştüler. Tüm dünya açılırken bunlar kapandı. Sonuçta da tüm sistemi bozdular ve boş geçtikleri uzunca bir dönem başladı. Akılları başlarına gelince aradan Hewitt ve Stosur burun uzattı. Pek yakın bir zamanda da özel koçlara izin vermeye başlayınca Kyrgios ve Kokkinakis gibi gençler ortaya çıkmaya başladı.  

BİRKAÇ NOT
"Avustralya Açık" ise her zaman oyuncuların en sevdiği turnuvalardan biri olmak özelliğini korudu. Yılın ilk büyük turnuvası olarak, oyuncular tatilden yeni de çıkmış olsalar, ısının yüksekliği ve nemin tavan yapması gibi faktörler bile onları vazgeçirmedi. İşte buyrun yarın başlayacak 2016 Avustralya Açık" öncesi sizlere ilginç bazı bilgiler:

- İlk turnuva 1905 yılında yapıldı. Ama 1924'e kadar kavruk kaldı. O zamanlar adı "(Australasian Championships) Austra-Asya Şampiyonası”ydı. Bu yıldan itibaren büyük bir şampiyona haline getirildi.

- Avustralya'nın uzaklığından dolayı 20. yüzyılın ortalarına kadar çok az yabancı raket bu turnuvalara katılabildi. Zira 1920'lerde bile bir geminin Avrupa'dan Avustralya'ya seferi 45 gün sürüyordu! Gemiyle ilk gelenler 1946'da ABD Davis Kupası takımıydı.

- Önceleri Avustralya'nın beş çeşitli kentinde yapılırken 1972'den bu yana sadece en büyük nüfusa sahip Melbourne kentinde organize ediliyor.

- 1988 yılına kadar bir çim kort turnuvasıydı. O yıldan bu yana iki tip sert-zemine sahip oldular. 2007'ye kadar "Yeşil Rebound-Ace" sonrada "Mavi Plexi-Cushion". Plexi-Cushion dayanıklığı ve ısıyı yansıtmama özelliği ile tercih nedeni oldu.

- Amerika Açık'tan sonra en fazla seyirci çeken turnuvadır. Talep her yıl inanılmaz bir sayıda artıyor. Wimbledon bunların ardında kalıyor.

- Oyuncu ve izleyicilerin sıcak ve nemden etkilenmemesi için üç ana kortunu açılır-kapanır bir çatıyla konuşlandıran ilk büyük turnuvadır.

- Oyuncuların bir kısmı Avustralyalı tenissever ailelerin yanında misafir edilir. Bunu tercih eden oyuncu çoktur.

Avustralya ayak basmadığım topraklardan biridir. Ancak tanıdığım onca oyuncu, hakem, idareci, dost ve gezginin birinden bile bu ülke hakkında menfi bir şey işitmedim. Ne mutlu onlara.
 
Her yıl fevkalade sürprizlerle karşılaştığımız Avustralya Açık bu kez de göreceksiniz bizleri umulmadık skorlara tanıklık ettirecek. Perşembenin gelişi çarşambadan belli olurmuş... İzleyeceğiz. 

Hoş kalınız.