Bazı kafatasçı iblislerin şu güzelim dünyamızı ve yegâne yaşamımızı rezil etmek üzere ufacık bir kıvılcım aradıkları günlerde spor dünyasının en saygın etkinliklerinden biri de maalesef gölgeleniyor.

Neden bahsettiğimi anladınız herhalde! Bilmiyorsanız bu kaosun aktörlerini size sayayım:

Dünyanın 1 numaralı tenisçisi Sırbistan Vatandaşı Novak Djokovic;
Avustralya Hükümeti Sağlık ve Yaşlılar Bakanlığı;
Avustralya Sınır Güçleri;
Victoria Eyaleti Federal Hükümeti;
Tennis Australia (Avustralya Açık’ın sahibi ve organizatörü);
Djokovic’in Ailesi.
Yaratılan kaosun başlıca nedeni ise tüm aktörlerin kendilerini diğerinden üstün sanıp birbirleriyle doğru dürüst iletişime geçmemeleridir. Bu denli basit. Baştan söyleyeyim de rahat etsin herkes… Hiçbiri de bir matah değil. Makbul bir insan da değiller. Yetenekli bir sporcu olmanın illa iyi bir insan olmanızı gerektirmeyeceği gibi!

Tenis dünyasının belki de gelmiş geçmiş en atletik sporcusu olan Djokovic maalesef başta tenis camiası olmak üzere tüm dünyayı sürekli kaşımaktan sanki sadik bir zevk alıyor. Bu zat-ı muhterem bilindiği gibi aşı karşıtıdır. İnancı bilime karşı tutmak ne denli mantıksızsa “beyninin gücüyle suyu bile arıtabileceğine” inanan birinin söylemlerine güvenmek de o denli yersizdir.

Parlamenter monarşi (demokrasi!) ile idare edilen Avustralya hala İngiliz Devletler Topluluğunun bir üyesidir. İngiltere Kraliçesine tavsiye edilen “genel vali” yönetimin sembolik başıdır. Sembolik olmakla birlikte teoride başbakanı bile azletme yetkisi vardır! Altı eyalet ve iki de bölge parlamentosu vardır. Her eyalet kendi iç işlerinden sorumludurlar. Ancak uluslararası tüm konular başkent Canberra’ya bağlıdır. Yani Ulusal Hükümet Hukuku ile Eyalet Hukuku arasındaki bir tutarsızlıkta Ulusal Hükümet Hukuku galebe çalmaktadır.

04 Ocak 2022, Salı günü Djokovic bir basın toplantısı yaparak aşı muafiyetini elde ettiğini ve hemen yola çıkacağını açıkladı.
Çarşamba’yı uçakta geçirdi.
06 Ocak, Perşembe varıştan itibaren 10 saatini vizesini iptal eden hükümet yetkililerine açıklama yapmaya çalışarak geçirdi ve akabinde onların bu tutumuna ve sınır dışı edilmeye karşı dava açtı.
Bu talebi kabul edilerek 10 Ocak, Pazartesi sabahına celse tarihi verildi. Ancak mahkemeyi açan hakim Kelly garip bir açıklama yaparak “ülkede ayakların baş olmasına izin vermeyeceklerini” ifade ediyor. Bu ithamın kime karşı yapıldığı şimdilik meçhul! Djokovic’e karşı mı yoksa resmi makamlara mı?
Djokovic’i mahkemeye çıkana kadar yemek ve hijyen kalitesi epey düşük olduğu iddia edilen ve ilticacıların konulduğu bir otel bozmasına kapatıyorlar.

Bu arada Sağlık ve Yaşlılar Bakanlığı bir açıklama yapıyor:

Bakanlık ile “Tennis Australia” CEO’su Craig Tiley arasında 10 Kasım 2021, 18 Kasım 2021, 22 Kasım 2021 ve 29 Kasım 2021 tarihli yazışmalar yapıldığını;
Bu yazışmalarda Hükümetin “ATAGİ” yasalarının tümüyle geçerli olduğunu;
Bu yasalar ve kuralların yapılan yazışmalarda sarihen bildirildiğini ve bunlara göre “tam aşılama prosedürlerini tam olarak yerine getirmemiş olanların karantinaya girmeden ülkeye sokulmayacaklarını”;
Başka ülkelerden alınmış aşısızlık muafiyetlerinin ve aşısız giriş izinlerinin Avustralya tarafından kabul edilmeyeceğinin bildirildiğini açıklıyorlar.

Tüm bunlar yaşanırken birden baba Djokovic ortaya çıkıp bir de o saçmalıyor :

Novak yeni dünyanın Spartaküs’üdür. Üstelik Hazreti İsa’yı çarmıha gerdiler ama o hala içimizde yaşıyor. Aynı zulmü Novak’a yapmaya çalışıyorlar ama o diz çökmeyecek.
Yarım saat içinde oğlumu salmazlarsa onlarla sokaklarda dövüşeceğiz.

Anne Djokovic ilave ediyor :

Bu kesin politik bir atak. Novak’ın Avustralya’yı kazanıp “tüm zamanların en iyi tenisçisi” olmasını önlemeye yönelik planlı bir saldırı!

Ve ardından sosyal medya devreye girerek Novak’ın yakın geçmişteki saçmalıklarını ortaya koyuyor:

Djokovic bir şifacının karnının üzerine koyduğu bir dilim beyaz ekmek sayesinde “glüten intoleransı” olduğunun keşfedildiğini ve bu sayede kariyerinin baştan çizildiğini söyledi!
Telepati ve telekinesis inancı… (yani beyin gücüyle nesneleri hareket ettirebildiği iddiası!)
Sağlık ameliyatlarına karşı olduğu (2018’de sakatlanan bileğini doğal ilaçlarla iyileştirmek yerine ameliyatı tercih ettiğinden dolayı utancından 3 gün sürekli ağladığını ve bundan dolayı da antrenörü Agassi ile ayrıldığı)!
Pozitif düşüncenin kirli suyu arıtabileceğini!
Hadi bakalım buyrun cenaze namazına! Kendi kararınızı kendiniz veriniz.

Tanrı güldüğünüz günleri aratmasın!