Tenis dünyası Kanada’nın iki ana kenti olan Montreal ve Toronto’dan ABD’ye aktı. ABD’nin göller bölgesinin güneyindeki Ohio eyaletinin üçüncü büyük kenti olan Cincinnati, Alman göçmenlerin ilk yerleşim bölgelerinden biridir. Bu nedenle 1.Dünya Savaşı'na kadar burası dünyanın bira başkenti olarak anılıyordu. Savaşlarla birlikte bu Alman kolonisinden pek eser kalmadı. Şimdi Cincinnati Reds (Kırmızıları) adlı beyzbol takımları ile övünüyorlar.
 
Sempatik kısaltmasıyla “Cincy” bu hafta kadın ve erkeklerde dünyanın başlıca tenis profesyonellerine ev sahipliği yapıyor. Nadal, Del Potro ve kadınlarda Li Na ile Azarenka  hariç herkes orada. Bu haftadan sonra ufak bir dinlenme aralığı var. Sonra 25 Ağustos’ta ise yılın son büyük grand-slam turnuvası olan Amerika Açık başlıyor. Tüm hazırlıklar onun için.
 
Wimbledon sonrasında tenisçilerin çoğu tatil yapıyor, dinleniyor. Bazıları da evleniyor (Djokovic)! Dolayısıyla sert-zemin sezonuna aslında Kanada’da başlıyorlar. Bu yüzden Toronto ve Cincinnati’de oynayanların çoğundan tam kapasite beklemek zordur. İlk 10 içindeki raketlerden sempatik dev Fransız Tsonga hariç, çoğu 1-2 ay önceki performanslarını arattılar. Ki bunlara Raonic ve Bouchard gibi çok ümit beslenen Kanadalı ev sahibi gençler de dahil.
 
Tenis gibi bir atletin kişiliğini ayna gibi ortaya koyan bir sporda en ufak falsonuz bile başarısızlığınıza yol açar. Tenisle biraz ilgili bile olsanız birkaç oyun sonra sahadaki sporcunun nasıl bir ruh hali içerisinde olduğunu anlarsınız. Yeter ki hislerini saklamakta Lendl gibi bir üstad olmasın. Toronto’da bu ayna bilhassa Djokovic ile Murray üzerinde yansıyordu. Çaresizlik virüsü final maçında Federer’e bile bulaşmıştı!
 
Önümüzdeki haftada da bu sporcuları formlarının zirvesinde izleyemeyeceğiz. Göreceksiniz Cincy’de alınacak sonuçlar Kanada’ya nazaran çok çelişkili olacaktır. Montreal’i kazanan Venus Williams’ın ve Toronto’yu kazanan Tsonga’nın ilk turlarda elenmesi gibi. 
 
Yaklaşan “Amerika Açık" sanki bize epey sürprizler sunacak…Bekleyip göreceğiz.

Hoşkalınız.