Pazar gecesi oynanan Indian Wells kadınlar finali sadece bu senenin değil, tenis tarihinin en önemli maçlarından biri olarak kayda geçti. Özellikle çok ciddi yatırım yapılan ve beşinci Grand Slam olarak konumlanmak isteyen Indian Wells’e böyle bir final yakıştı. Bol çekişmeli, iki tenisçinin de hem mental hem fiziksel iniş-çıkışlar yaşadığı, uzun rallileri ve üç saati aşan süresi ile tenis ruhunu bu kadar yansıtan bir karşılaşmayı uzun zamandır izlememiştim. İki oyuncu da tüm güçlerini sonuna kadar ortaya koydu ama kazanan sonlarda daha az hata yapan İspanyol Paula Badosa oldu. Önce iki tarafa da kısaca bakalım:

Paula Badosa bu sene Madrid Open’da başlattığı yükselişi hep üzerine koyarak devam ettirdi. Roland Garros’ta çeyrek final, Wimbledon’da dördüncü tur, Olimpiyat’ta çeyrek final, Cincinnati’de çeyrek final ve nihayetinde Indian Wells’te şampiyonluk… Aslında İspanyol oyuncunun bu çıkışı yapması daha önce bekleniyordu. Etkili servis gücü ve geri çizgide üst düzey bir savunma yeteneği olan Badosa, zaten bu iki özelliği ile turdaki çoğu rakibinin en az bir adım önünde maçlara başlıyor. Servis ve savunma beraber işlerse zaten işler kendisi için çok kolaylaşıyor. Sıra ilk 10 seviyesindeki oyuncularla ile oynanan maçlara geldiğinde ise Badosa kadar karşı tarafın da hangi taktikle oynadığı belirleyici olabiliyor.

Eski dünya 1 numarası, iki kez Grand Slam şampiyonu ve, turun en büyük ve sert oyuncularından Victoria Azarenka’yı anlatmaya zaten gerek yok, doğum sonrası ara verdiği teniste yıllar sonra iki sezondur onu bu kadar istekli, hırslı ve formda görebilmek tenis adına çok büyük bir kazanç.

Final maçına gelince… Azarenka, rakibinin savunma gücünü ve karşıya gönderdiği her topun bir şekilde geri geleceğini bildiği için derin toplarla oynayarak ve file önüne gelerek, agresif ve baskın bir oyun tarzıyla, Badosa'nın maça ve savunmaya ısınmasına izin vermeden ilk seti bitirmek istedi. Bu taktik karşısında önce bocalayan İspanyol oyuncu dördüncü oyundan sonra dengeyi sağladı ve maç her oyunda uzun rallilerin olduğu, iki oyuncu için de yıpratıcı bir formata dönüştü. Karşılıklı hatalar ve servis kırmalarla tie break’e taşınan ilk seti Badosa yaklaşık 80 dakikalık bir mücadelenin sonunda kazanmayı başardı.

İlk setteki kırıcı mücadeleden daha fazla etkilenmiş görünen rakibi karşısında ikinci seti 6-2 ile alan Azarenka maçı final setine taşıdı. Final seti ise tenisin neden dünyanın en önemli sporlarından biri ve psikoloji biliminin gözbebeği olduğunu gösteren işaretlerle doluydu. Çok zor kazandığı ilk setin ardından ikinci seti çok kolay kaybeden Badosa sanki hiçbir şey olmamış gibi üçüncü sete başladı. İlk setin benzeri bir formatta geçen final setini iki oyuncu karşılıklı ikramlarla yine tie-break’e taşıdı. Tie-break’te yakaladığı 5-1'lik avantajı iyi kullanan Badosa, kariyerinin ilk masters şampiyonluğuna ulaşmış oldu.

Ancak maçın geneline bakacak olursak; Badosa’nın muhteşem savunması ve rakibinin ona aynı şekilde karşılık verişi, Azarenka’nın hırsı ve inatçılığı, final setinde her türlü taktiğin darmadağın olduğu ve fiziksel olarak tükenme sınırına gelen oyuncuların oynadıkları doğaçlama oyun ile ortaya koydukları zihinsel seviye eşine az rastlanan türden bir deneyimdi. Bu yüzden bu maçın ve kesitlerinin tenis okullarında mutlaka çocuklara izletilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bundan sonra ne olur; Emma Raducanu ve Leylah Fernandez’den sonra üçüncü bir yıldız da resmen doğmuş oldu. Paula Badosa bugün itibariyle dünya 13 numarası ve artık bir ilk 10 adayı. Güçlü ve devam ettirebilir oyun tarzından dolayı İspanyol oyuncunun özellikle 2022’de sıralamada daha yukarılara tırmanabileceğini düşünüyorum.,

Erkekler Finali ve Gelecek
Kısa bir not da erkekler için; Federer, Nadal ve Djokovic. Erkekler tenisinin son 18 yılını domine eden bu üçlü toplam 60 grand slam ve 100 masters turnuva şampiyonluğu kazandılar, toplam 160 şampiyonluk. Aslında bardağın boş tarafından bakacak olursak bu dönemde genç oyunculara kazanacak pek fazla bir şey bırakmadılar. Federer’in artık emeklilik sürecine girmesi, Nadal’ın da bu sürecin sınırında olması ve artık Djokovic’in bu grupta tek kalmaya başlaması, yeni jenerasyon oyunculara son 20 senede pek rastlamadığımız fırsatlar sunmaya başladı. Bu fırsatlardan birini yakalayan Cameron Norrie ve Nikoloz Basilashvili Indian Wells gibi çok önemli bir turnuvada dün gece final oynadılar. 26 yaşındaki Cameron Norrie finali 2-1 kazanarak kariyerinin zirve sonucuna imza atmış oldu.

2021 yılında Cameron Norrie’in Avustralya Açık üçüncü turunda, Barcelona çeyrek finalinde ve Roland Garros üçüncü turunda Nadal'a, Wimbledon üçüncü turunda ise Federer’e elendiğini düşünürsek, sadece bu örneklere bakarak, bundan sonraki dönemin özellikle genç oyuncular için ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz. Yeni şampiyonlara artık erkeklerde de hazır olmamız gerekiyor.

Herkese iyi haftalar dilerim.