Roland Garros’un yeni yıldızlar yaratmak konusunda oldukça farklı bir etkisi var, uzun yıllar içinde birçok tenis yıldızı kariyerlerindeki ilk grand slam şampiyonluğuna Paris’te ulaştılar ve bu oyuncuların birçoğu da o noktadan daha ileri seviyelere gittiler. Krejcikova’nın yolculuğunun gelecekte nasıl şekilleneceğini hep beraber göreceğiz ama Çek oyuncu  cumartesi günü teklerde, pazar günü ise partneri Katerina Siniakova ile beraber çiftlerde de şampiyon olarak hikayesini çok farklı bir boyuta taşıdı. Perşembe-Pazar arası tekler ve çiftlerde tüm maçları kazanıp fiziksel olarak da olağanüstü bir perfomans gösterdi zaten bu pek normal bir durum olmadığı için de tarihte bunu başaran Mary Pierce’dan sonra ikinci tenisçi oldu.   

MUHTEŞEM KREJCIKOVA
Krejcikova’nın hayatı, 14 yaşında annesinin onu 90’ların Çek tenis yıldızı Jana Novotna’yla tanıştırması ile değişti. 2017 yılında vefat edene kadar Krejcikova’nın antrenörlüğünü yapan Novotna, genç oyuncunun bütün zihinsel ve fiziksel yapısını yeniden tasarladı. Ve Novotna 70’li ve 80’li yıllardaki tenis ekolü ile yetiştirilmiş birisi olarak 2000’li yılların oyuncusu olan Krejcikova’yı geçmişin ve geleceğin bir sentezi halinde dizayn etti. Bugün geldiğimiz noktada Çek oyuncunun oyun zekası, vuruş seçimleri, en önemlisi karar anlarındaki soğukkanlı ve güçlü mental yapısı geçtiği Jana Novotna tedrisatını fazlasıyla yansıtıyor. Krejikova’da onu unutamıyor tabii ki, ne zaman korta çıksa aklına Novatna’nın geldiğini ve sanki hep onu gördüğünü anlatıyor. Her seferinde elini ve raketi ile gökyüzünü göstermesi Novotna’nın onu yukarıda bir yerlerden izlediği inancına dayanıyor.  Sonuç olarak Krejcikova geçmiş ve geleceğin etkileyici bir sentezi olarak Paris’te 25 yaşında kendini gösterdi. 

Bazı oyuncular Coco Gauff veya Iga Swiatek gibi 17-18 yaşlarında ön plana çıkıyorlar ancak bazıları da daha parlak performanslar için 20’li yaşların ortaları veya sonrasını bekliyorlar. Örneğin Simona Halep 2018’de ilk grand slam şampiyonluğunu Roland Garros’ta kazandığında aşağı yukarı Krejcikova ile aynı yaşlardaydı. Bu açıdan baktığımızda tenis kariyerinde olgunluk dönemine yaklaşan Çek oyuncu için bu sene Paris’ten elde ettiği kazanımlar ile beraber çok daha parlak bir kariyer başlamış olabilir.

Krejcikova’nın maç sonu konuşmaları ve basın toplantılarındaki performansı da Çek oyuncunun buralara da hazırlık yaptığını gösteriyor. Krejcikova’nın 3.turdan itibaren tüm basın toplantılarına katıldım, soruları alış ve yanıtlayış biçimi etkileyici. Ancak tabii ki bu noktadaki en önemli sıkıntı, basının soru soramama veya sonu bir yere gitmeyecek saçma sorular sorarak bu potansiyeli heba etmesi oldu. İşin kötü tarafı genellikle çoğu oyuncunun basın toplantısında benzer görüntüler vardı. Naomi Osaka’ya basın toplantıları hakkındaki düşüncesi ile ilgili hak vermemek elde değil.   

BÜYÜK SPORCU
Erkeklerde ise dün Paris’te çok büyük bir sporcu vardı, tenisçi değil sporcu diyorum çünkü Novak Djokovic; Michael Jordan, Usain Bolt, Michael Phelps gibi yüzyılın en önemli sporcularından biri olduğunu dün bir kez daha ispatladı. Finalde setlerde 2-0 geriye düştükten sonra maça muazzam karakter koyan, bütün kritik ve belirleyici anlarda çok az hata yapan Djokovic’in son 3 sette devşirdiği enerji  Tsitsipas’ı süpürdü attı. Sırp oyuncunun 34, Tsitsipas’ın 22 yaşında yani aralarında 12 yaş fark olmasına rağmen Djokovic’in son sette fiziksel olarak daha diri olmasının zaten başka bir açıklaması olamaz. Oynadığı tenisin geçmiş ve bugünün bir sentezi olarak Roger Federer’in kazanılan kupalardan bağımsız olarak farklı bir yerde olduğunu düşünüyorum. Ancak Djokovic’in Federer’e en büyük üstünlüğü maç puanı, karar anları gibi belirleyici noktalarda ortaya çıkıyor. Buralarda pek iyi olmayan ve bu sebepten dolayı da birçok şampiyonluk kaybeden Federer’in aksine Djokovic böyle belirleyici anları belki de en iyi oynayan tenisçi. Majör sayısını 19 yapan Djokovic bir sakatlık yaşamazsa büyük ihtimalle en az 3 sene daha bu çizgide devam ederek, 25 rakamını da rahatlıkla aşar. Tabii burada olan Tsitsipas, Zverev, Medvedev gibi oyunculara olacak. Onlar bir süre daha grand slam yerine masters turnuvaları ile idare etmek durumundalar. Çünkü dün bir kez daha görüldü ki, beş setlik majörlerde Djokovic’i yenmek çok zor ama dünkü maç masters finali olsaydı Tsitsipas şampiyon olacaktı. 

Son bir söz de Björn Borg için… Dün kupa seremonisinin onur konuğu olan Borg, 26 yaşında 11 grand slam şampiyonluğu kazanmıştı üstelik bu sayıya 6 Roland Garros ve 5 Wimbledon kazanarak ulaşmıştı, iki alakasız zeminde 11 şampiyonluk, sadece bu kontrast bile onun ne kadar muhteşem bir oyuncu olduğunu ispatlıyor. Tabii ki Borg’un oynadığı zamanlarda oyuncular bilimden bu kadar faydalanmıyorlardı. Bugün Djokovic’in başarısının arkasındaki en büyük faktörlerden birisi de Sırp oyuncunun büyük sporculuğu kadar her türlü bilimden fazlasıyla faydalanmasıdır. Eğer Bjorn Borg sadece psikoloji biliminden gerektiği gibi faydalanabilseydi, Federer’in 20 majör rekorunu 40 sene önce kırardı. Bence bu konu tenis tarihinin en büyük keşkelerinden biridir.