Avustralya Açık’ta kadınlarda “şampiyonluk grubu play off günü “ tadında bir pazar günü yaşadık. Simona Halep – Iga Swiatek, Serena Williams – Aryna Sabalenka ve Garbine Muguruza – Naomi Osaka maçları belki de final seviyelerinde görebileceğimiz oyuncuları biraz erken olarak 4.turda karşı karşıya getirdi, tabii ki her maçın ayrı bir hikayesi vardı, genel görünüme kısaca bakalım. 

Simona Halep tamamlanmış ve kariyerinin olgunluk dönemini yaşayan bir ürün, Iga Swiatek ise henüz yapım ve gelişim aşamasında bulunuyor, öncelikle iki oyuncuyu değerlendirirken bu durumu göz önüne almak gerekiyor. Aradaki olgunluk farkını Swiatek, çok kompakt ve minimum hata oranına sahip bir oyunla Fransa Açık’ta kapatıp Halep’e oyun üstünlüğü anlamında kariyerinin en ağır  yenilgilerinden birini tattırmıştı. Ancak Melbourne’de gerek oyun gerekse mental olarak geçen sezonun daha gerisinde olan Polonyalı oyuncunun zaten bu görüntüsü ile Halep karşısında sorun yaşaması kaçınılmazdı. Swiatek’in hafta boyunca kort & file önü yerleşiminde ve vuruş tercihlerinde ciddi hataları vardı, bu problemler Halep karşısında çok sıkıntı yarattı. 

Özellikle ikinci setin ortalarından itibaren tempoyu ve oyun agresyonunu arttıran Halep önce ikinci seti sonrasında ise final setini alarak çeyrek finale yükseldi. Swiatek’in bu maçta “ kazanan kaybeden “ olduğunu düşünüyorum, ikinci setin ortalarından itibaren yaşadığı zihinsel kopuş ve buna bağlı olarak kendi standartının iki katına çıkan hata oranını ekibiyle doğru analiz edebilirse bu maçtan önemli kazanımlar elde edecektir. Halep ise çeyrek finalde Serena Willliams’ı geçebilirse yarı finalde Osaka ile erken finali oynar ve bu maçı kazanan oyuncu da büyük ihtimalle şampiyonluğa ulaşacaktır. 

Garbine Muguruza farklı varvasyonlara sahip, tenis dünyası için çok önemli ve farklı bir oyuncu. Bu turnuva bazındaki şanssızlığı ise Naomi Osaka ile çok erken bir turda karşılaşmak oldu. Osaka teknik tarafta, savunma ve hücumu aynı düzeyde yapabilen, kadınlarda pek rastlanmayan bir servis gücü bulunan ve bu şekilde turdaki çoğu oyuncuya ters gelebilecek bir stile sahip. Mental tarafta ise içe dönük karakterinin de etkisi ile küçük yaşlardan beri yalnız başına sorun çözmeye alışmış yapısı, kortta tamamen yalnız olduğunuz bir spor olan teniste onun için çok büyük bir psikolojik avantaj sağlamış gibi görünüyor. Japon oyuncu 22 yaşına rağmen en kritik ve gergin anlarda bile kendi olabiliyor, bu çok önemli bir özellik. Dolayısıyla kolay kolay geri adım atmıyor. Muguruza karşısında ise bir set geriden gelmesine ve iki maç puanı çevirmesine rağmen en iyi yaptığı iş olan “ etkili hücum geçişi vuruşları “ ile winner üreterek aslında giden bir maçı çevirmeyi başardı. Biraz ileriye bakarsak, Muguruza’nın eğer bir sakatlık yaşamazsa 2021’de bir majör şampiyonluğu alma ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Naomi Osaka ise Halep – Williams galibi ile yarı finalde erken bir şampiyonluk karşılaşması yapacaktır. Daha ilerisi için ise Japon oyuncu eğer file önünü oyununu biraz daha geliştirip kendi oyununa entegre edebilirse ileriki yıllarda çift haneli grand slam şampiyonluk sayısına ulaşması zor olmayacak gibi görünüyor.  

Serena Williams açık döneme damgasını vurmuş en önemli tenisçilerden, Amerikalı oyuncu 2000’li yılların başı ile birlikte yarattığı oyun tarzı ile kadınlar tenisini değiştirdi. Onun ne kadar büyük bir oyuncu olduğunu anlamak için bugünkü Sabalenka maçında ilk sette 5-4 Williams öndeyken rakibin servis oyununda durumu 0-30’a getiren puana bakmak bile yeterli, bu puanı mutlaka izlemenizi öneririm. 

Sabalenka ise vuruşlarında muazzam bir güç üretebilen, Osaka ve Williams gibi kadınlar tenisine göre sıradışı bir servisi olan özel bir oyuncu. Ancak hata riski yüksek ve winner odaklı oyunu, maçların içindeki dağınık ve inişli çıkışlı grafikleri, dengesiz oyunu, Belaruslu oyuncuyu özellikle majörlerde yıllardır üst turlardan uzak tuttu. Ve aslında Sabalenka bu anlamda 2018’deki çıkışını gerektiği gibi taçlandıramadı, ilk 10 sıradaki konumu ve grand slam dışı turnuvalarda kazandığı şampiyonluklar da bu olumsuz tabloyu değiştiremedi. 

Ancak Sabalenka’nın oyununda ciddi bir ilerleme var. Daha dengeli, gerektiğinde winner denemek yerine sete dönen ve bu şekilde daha az hata yapan, mental olarak da maçın içinde daha çok kalan bir oyun tarzına evrilmeye başladı. Dolayısıyla maçların içindeki kompakt olabildiği süre de neredeyse maç süresinin tamamına yayılıyor. Sabalenka bugün Serena karşısında gerçek bir grand slam final haftası oyuncusu gibi oynadı. İlk seti kaybetti, ikinci seti kazandı, final setinde de 4-4’ten sonra ufak nüanslarla maçı kaybetti. Serena Williams gibi bir oyuncunun karşısında maçın sonuna kadar oyunda kalabilmesi Sabalenka için çok önemli dolayısıyla Sabalenka’yı da bugün “ kazanan kaybeden “ olarak görebiliriz.  

Son olarak final haftasına bakalım. Kadınlarda kupa Serena Williams, Halep veya Osaka’dan birine gidecek gibi görünüyor. Tablonun sürpriz tarafında ise Karolina Muchova var, Çek oyuncu oyun varvasyonu ve çeşitliliği zengin bir oyuncu, kurası da üst tarafta olduğu için eğer Mertens’e takılmazsa Çek oyuncu turnuvanın süprizini yapabilir.