Mart başında Indian Wells’de Challenger oynuyordun. Ortalıkta tenisin iptal edileceğine dair bir sürü söylenti vardı. Ne düşünüyordun o zaman? 
İşin en kötüsü belirttiğinin aksine iptale dair hiçbir söylenti yoktu. En büyük şoku zaten bu nedenle yaşadık. Hiç hazır değildik. Çok seyrek konuşmalar oluyordu ve “Oyuncu Konseyi” konu hakkında bazı görüşmeler yapmıştı ama onlara da herhalde “sus” talimatı verildi ki, oyuncular arasında bu konu hiç gündeme gelmedi. Ben de formdaydım ve dört maç oynadım. Bu eşikte koronavirüs salgınının gittikçe ciddileştiğini öğrendik ama bu işin tenisi etkileyeceğini düşünemeyecek kadar saftiriktik. Aynı akşam tüm ekibim ve sevgilim ile bir Kore lokantasındayken ATP’den bir  mail geldi. Indian Wells’in iptal edildiğini bildiriyordu. İşte o zaman şoku yaşadık. Yaptığınız her şeyi en ince detayına kadar anımsayacağınız anlardan biriydi. Kısa süre önce ilk 20 içinde bir raket olan Koreli Hyeon Chung’u, ekibini ve yine ilk 100 içindeki vatandaşı Soonwoo Kwon’u gördüm. Doğru olamaz bu diye düşünüyorduk. 

Saçmalık bu diyorduk. Etraftaki diğer müşterileri hiç düşünmeden saygısızca bağırıp çağırmaya başladık. Tam Indian Wells başlamaya hazır, ben de wild-card alıp almayacağımın haberini beklerken düştüğümüz duruma hayret ediyor ve hala iptalin gerçekliğine inanamıyor hatta Koronavirüsünü hala ciddiye almıyorduk. 

Sevgilimle birlikte Hawai’ye 200 dolarlık bir uçak bileti bulup almıştık. Gittik tabî. Oradayken New-York’taki ailemden ve diğer tenis oyuncularından durumun ciddiyetine dair haber alıyorduk. Kimse bu kötü durumun ne denli fecileşeceğini kestiremiyordu. Altı gün altı ay gibi geldi. Sonra turnuvaların altı ay süreyle iptal edildiği haberi geldi. Ve işte buradayız! Artık bu yıl tenis oynayamayacağıma kendimi inandırdım.


Sence bu oyuncuların çoğunluğunca benimsenen bir görüş mü? 
Eylül’e kadar tenisin olmaması mantıklı. Ama aynı zamanda tenisin normale dönmesini beklemek olası değil. Zira dünya çapında bir spordur bu. Sadece ABD’deki turnuvaları oynama kararı bile verseniz dünyanın her yanından oyuncular bulacaksınız. Dolayısıyla tenisin pek çıkışı yok. Aşının bulunup hiçbir vakanın olmaması gerekiyor. Sadece dünyanın bir yanının tenis oynaması gibi bir olgu gerçekleşemez. Zor ve korkutucu bir durum.
Evet bizim kazancımız saatle çalışan çoğu sektörden daha iyi ama sonunda biz de onlardanız. Bu bilhassa ilk 50’den sonrası için geçerli. Bu durum sürerse 6 ay sonra 200’ler civarındaki oyuncular ev kiralarını nasıl ödeyeceklerini düşünmeye başlar.

Böyle bir körelme oyuncuların çoğunu feci bir parasal açmaza sokar. Bu durumu aşmak için bir planın var mı ? Ayrıca tenis camiasından ve bilhassa ATP ya da WTA Tour’lardan beklediğin bir destek var mı? 
Kendimi gaza getirmesini ve övünmeyi sevmem. Hele böyle bir durumda çoğu insan kayıplardayken. Ama ben olduğum yere gelene kadar çok çalıştım ve bu süreyi kayıpsız atlatabilmek için önlemlerimi almıştım. Parasal olarak bu sürede kaybım olabilir ama zamanı kendim için iyi kullanacağımdan eminim. Ama diğer oyuncular arasında kiralara bakıp “Bir 6 ay daha oynamazsam kiramı nasıl öderim” diyen çok vardır. Evet ATP’den %100 yardım bekliyoruz. Ama bunu beklerken de oyuncular için bir kenara ayrılmış bir ödenek/fon olmadığını düşünüyorum. Kimsenin hatası değil bu… Bazı durumlar nedense bütçeye konmaz!

Ama onların yine de oyunculara yardım etmesi gerektiğine inanıyorum. Gelecek dönem için ayrılmış bütçeler etkileyecek bile olsa bu yardımın yapılması lazım. Bana finansmandan anlamadığımı, bunun  2021 turnuvalarını ne denli etkileyebileceğini söyleyebilirler. Ama oyuncuları şimdi koruyamazsanız 2021 için oyuncu bulamazsınız!

Bizim diğer federasyonlar ya da ligler gibi (ki onlar en alt liglerin oyuncularını bile besleyebiliyorlar) teniste bir reservimizin ya da ihtiyat akçemizin olmamasına neden onlar gibi tüm kavram için gelir getirici programlarımızın olmamasıdır. 

Tenis maalesef tam olarak düzenlenmiş ya da organize edilmiş ya da taraftar-dostu (fan-friendly) değildir. Bu sorunların hepsi pandemi esnasında ortaya çıkmıştır. Bu sporun hayatta kalabilmesi için gereken gelirin elde edilmesi için kurumlar ve insanlar arasında olması gereken iletişimin yetersizliğini ve kopukluğunu görmek için tenisin çok içinde olmanıza bile gerek yoktur. İşte ben bu süreyi kullanmak istiyorum. Böyle feci zamanlara ait kitapları okumak gerek. Zira bunu yaparsanız neticede daha evrimleşmiş olarak çıkarsınız bu karabasanın içinden.

Beni endişelendiren tenisin bu karabasandan çıkıldığında öncesinden daha kötü bir durumda olacağıdır. Bu zamanlar hepimiz evde olduğumuzdan epostaların ve aramaların çok daha çabuk yanıtlanacağı zamanlardır. Bu zamanı nasıl kullanalım ki beş yıl sonra geriye baktığımızda “Helal olsun bize ki bu şansımızı iyi kullanmışız. Bir de tenisin kaldığı yere bak!” diyebilelim. Veya helal olsun ki tenis bu denli evrimselleşerek dünyadaki başlıca sporlardan biri oldu ve hala da gelişiyor”. Ama şimdilik proaktif olarak ileriye doğru gelişmek yerine daha çok tepkisel olduğumuzu gözlemliyorum. Bu zararımıza olacaktır.

Bu krizden öncelikle ne elde ederek çıkmak isterdin…Başlıca önceliğin nedir? 
Belki milyonlarca! Hukukçularla konuşuyorum. Tonla oyuncuyla görüşüyorum. 150 oyuncuyu içeren whatsapp grubum var. ATP’nin başındakilerle tartışıyorum. World Team Tennis ile telekonferans yapıyoruz. Velhasıl düşünebileceğin herkes ajandamda var.  Ama başlıca amacım oyuncuların tek sesli olabilmesidir. Bu da günümüzde ne denli ayırımcılığa uğramış olduğumuzu gösteriyor. Her kafadan bir ses çıkıyor ve insanları bir araya getirmek gittikçe zorlaşıyor. Bu hem turnuvalar hem de federasyonlar seviyesinde geçerli. Ama oyuncular tek elde toplanır, birleşebilirse bir şeyler oluşturabiliriz. Dolayısıyla sendikalaşma ve tüm oyuncular için konuşabilecek bir tek bir ses başlıca önceliğimiz olmalı. Aynı fikirleri paylaşmamız, aynı önceliklerde birleşmemiz bir şeyler elde etmemiz için yegane çözüm. Bazı konularda fikir ayrılığı yaşamamız normaldir. Ama en azından bunlar üzerinde konuşabilmemiz mümkün olmalı!


Genel kapsamda konuşmayı bırakıp biraz da özeline girelim… Şahsen durum senin için nasıl sürüyor? Nasıl fit kalmayı düşünüyorsun? Bu krizin sonunda tenis geri döndüğünde hazır olabilecek misin?
Geçen yıl sakatlandığımda eve bağımlı kaldım. Bu da bana yardımcı olmadı değil. New York’a geri taşındığımdan beri evimi döşeyememiştim. Turnuva oynamaktan buna vaktim hiç olmadı.Şimdi sokağa çıkma yasağı ile birlikte bodrum katıma bir jimnastikhane kurdum. İnsanlar benimle alay etmişlerdi “yahu bunu kullanacak vaktin olmayacak ki” diye. Şimdi gıpta ve kıskançlık arasında bakıyorlar ! Şimdi biraz koşuyorum, biraz bisiklete biniyorum. Ağırlık kaldırıyorum. Boks yapıyorum. Velhasıl kurduğum sistemi tümüyle yaşıyorum. Tenis oynayamadığıma üzülmüyor değilim. 

Özel kortları olanlar var. Ama ben bu riski almak istemiyorum. Üstelik bizim aramızda sürekli sezonumuzun uzunluğundan şikayet edenler var. Onlara “alın sizlere susup oturup,  istediklerinizi yapacak zaman işte” diyorum. 
Tenisi çok özlüyorum. Ama oturup üzüleceğime, yeni raketleri araştırıyorum. Beğendiklerimi alacağım günleri iple çekiyorum.

Zorunluktan dolayı istediğimiz yaşam şeklinden uzağız. Bunu kabullenmek gerek. Bunların yeni zamanlar olduğunu ve bu badireden birlikte çıkacağımızı anlamamız gerek. Ama maalesef New York’ta hala normal yaşamını sürdürmek isteyenler var. Bunu yapmamamız gerek. 

Çeviri: Bekir Emre